28

775 86 20
                                    

Saat sabah 7 civarı olmuştu, gün aymıştı. Yaklaşık 30 vampiri öldürmüştük. Sürekli ordan oraya gidiyorduk. Yorulmuş olmalılardı, gözlerine baktığımda gram uyku görmesemde yorgunlukları apaçık belli oluyordu.

"Dinlenmelisiniz. Bir kısmını hallettik. İnsanlar artık evlerinden çıkmaya başlıyorlar. Sabah bir şey yapamazlar, merak etmeyin. Gidin ve akşama kadar güzelce dinlenin. Akşam burada geri buluşuruz."

Hiçbirisi beni onaylamazken Baekhyun sürüsünü inceleyip bana katılmıştı. Kendi aralarında konuşup evlerine gittiklerinde Baekhyun'a baktım.

"Sen neden gitmiyorsun?"

"Bu işi bitirmeden uyumayacağım."

"Baekhyun, git ve dinlen. Artık zaten sık karşılaşmıyoruz. Akşam gelirsin devam ederiz."

"Chanyeol, Irene-"

"Hadi, git."

Sakin bir tonla söylediğimde öylece bana bakmış ve pes etmişti.

"Avlanacağına söz verirsen giderim."

"Söz."

Kısaca onu onayladığımda kısa süre içerisinde gitmişti. Tek kaldığımda titreyen ellerime baktım. Sanırım gerçekten de avlanmalıydım.

•••

Dün gece olduğumuz alana gelmiş, evimin çatısına çıkarak etrafı incelemiştim. Minik bir tavşanı avlayıp biraz da olsa enerji toplamıştım. Geceden beri düşünüyordum. Leo ve kardeşinden kurtulmak imkansızdı. İnsanlara zarar vermemeleri için birçok vampiri avlamıştık. Leo, matilda ve ilk başta bizi yere fırlatan vampir dışında birkaç vampir kalmış olmalıydı. Babama söylemem demek zaten öldüğüm anlamına geliyordu. Ayrıca leo babamdan güçlüydü. İnsan kanı içiyordu ve çok daha gençti. Babamın da pek bir şey yapabileceğini sanmıyordum. Bir anda çatıya atlama sesi yayıldığında başımı kaldırdım. Evet, beklediğim görüntü zaten buydu. Irene ağız çevresinde kurumuş kan ve turuncu gözlerle üzerime yürümüş ve beni yere fırlatmıştı. Siktir be, gerçekten çok güçlüydü. Ben doğrulmadan gelip beni yakamdan tutmuş ve ağaca fırlatmıştı. Acıyla bağırıp zorlukla doğrulduğumda boynumdan tutarak sıkmaya başlamıştı. Asla karşılık vermiyordum. Ona zarar veremezdim. Çenemden tutup germeye başladığında ellerimi ellerinin üzerine tutarak gözlerine baktım.

"Irene, beni hatırlamak zorundasın. Abini, Chanyeol'ü unutamazsın."

Gözlerini hiç oynatmadan gözlerime öylece bakıyordu. Kendimi hatırlatmak için her şeyi deniyordum.

"Irene, seninle küçükken bembeyaz giyinip bahçemizde kavga eder ve üstlerimizi kirletirdik. Annem bizi aradığında ormanın derinliklerine gider ve saklanırdık. Gece olduğunda korkarak bana sarılırdın. Seni hep sakinleştirirdim. Dikkatini dağıtmak için sana şarkılar mırıldanırdım. Bunları asla unutamazsın!"

Gözlerini bir kez kırpıp elini biraz da olsa gevşettiğinde işe yaradığını düşünerek devam ettim.

"İlkokulda dürtülerine hakim olmakta çok zorlanırdın. Tenefüslerde seni hemen yanıma alarak sakinleşmen için annemin bize bazırladığı siyah renkli özel kapta sana hayvan kanı içirirdim. Gözlerinin rengi değişip durmasını saklamak için sana lens almıştık. Sen lenslerden nefret ederek sürekli onları yırtardın. Babam sinirlenip sana bağırdığında seni arkama alarak suçlarını ben üstlenirdim. Sana zarar verilmesini, üzülmene asla izin vermedim. Sonunda çok güçlü bir kız oldun, benden bile güçlü. Bunları unutmana asla izin vermem!"

Irene'nin arkasında beliren Leo alkış tutarak yapmacık bir üzgün ifade takılmıştı. Yanında matilda yoktu.

"Ah, ne acıklı bir abi kardeş hikayesi. Matilda ile bizim hikayemize hiç benzemiyor."

"Çünkü sen onu sadece kullanıyorsun."

"Evet, evet. Bu seni hiç ilgilendirmez."

Ellerini birleştirip yaklaştığında Irene'e baktım. Gözleri turuncu yerine kırmızıydı, sulu gözlerle tepkisizce bana bakıyordu. Kendine geldiğini belli etmemek için Irene boğazımı daha çok sıkmaya başlamıştı. Leo Irene'nin arkasında durup ellerini arkasında birleştirmişti.

"Güzelim, hadi ondan kurtul."

Nazikçe mırıldandığında Irene gözlerini kapatarak gözlerinde ki yaşların yanağından süzülmesine izin vermişti. O kadar hızlıydı ki ben bile ne olduğunu anlamadan beni bırakarak Leo'nun sırtına çıkarak boynunu çekiştirmeye başlamıştı. Hızla ona yardım etmeye gittiğimde Leonun bacaklarını çekerek yere yapışmasını sağlamıştım.

"Benden nasıl abimi öldürmemi istersin, seni pislik!"

Irene bağırıp ağladığında gelen sinirle Leo'nun kafasını koparmış ve bedenini parçalamıştı. Matilda ve diğer adam gelmeden cebimde ki zippoyu yakarak üzerine attığımda irene yanan bedeni ağlayarak izliyordu. Yanıma gelip bana sarıldığında daha şiddetli ağlamaya başlamıştı.

"Özür dilerim, canını acıttığım ve seni öldürmeye çalıştığım için özür dilerim."

Kollarımı ona sarıp saçını okşadığımda onu göğüsüme çekerek sakinleştirmeye çalıştım.

"Şş, geçti. İkimizde iyiyiz. Sorun yok. Her şey düzeldi."

Küçük Matilda yanında ki adamla ağacın tepesinde bizi izlerken korkmuş gözlerle bize bakıyorlardı. Irene sinirle gideceği zaman bileğinden tutarak onu durdurdum.

"Onun bir suçu yok, abisi onu kullanıyordu. Daha çok küçük. Bırak gitsinler."

Adam küçük kızı sinirle kucağına alıp gözden kaybolduğunda kardeşimi kolumun altına almıştım. Evime girerek duş almamız gerektiğini söylemiştim. Eve bu şekilde dönersek boka basmış olurduk. Baekhyun'a hallettiğimizi yazmış ve daha işimiz kalmadığını söyleyerek akşam gelmemelerini söylemiştim. Uyanınca arayıp her şeyi öğrenmeye çalışacaktı. Bunu düşünmeyi bırakıp üst kata çıktığımda dolaptan kıyafet ayarlamaya başlarken Irene çoktan duşa girmişti.

Hızla hazırlanıp ikimizde duş alıp giyindiğimizde eve gitmiştik. Annem kapıyı açar açmaz elini yanağıma koyduğunda öylece gözlerine kitlenmiştim. Hayatımda, ilk defa dejavu yaşıyordum.

6 yıl önce

"İşte, senin kaderin Chanyeol."

Annem elini yanağımdan çekip sakince bana baktığında ben sesli bir şekilde yutkunarak hızla oturur pozisyona geçmiştim. Irene şaşkın gözlerle iki kuyruk olan saçlarıyla bana bakıyordu. Peltek konuşmasıyla annem sırıtmıştı.

"Anne, abimin geleceği nasıl?"

"Çok uzun, ama bir o kadar da karışık."

"Bunu düzeltemez miyiz?"

"Hayır, hayatınıza müdahale etmeyeceğim. Her şey sizin kararınızla olacak. Karma gelecekle başa çıkamazsınız."

Annem ve kardeşim kendi aralarında konuşurken bedenime baktım. Kendime gelmek için vücuduma dokunuyordum.

"Anne, ben kaç yaşındayım?"

"On altı."

"Yeri ile şu an arkadaş mıyız?"

"Evet, 11 yaşından beri çok yakın arkadaşın. Gerçeklik algıların mı karıştı? Kendini toparlayınca aşağı in, Chanyeol."

Annem turuncu uzun saçları ve bembeyaz günlük elbisesiyle Irene'nin elini tutarak odamdan çıkmıştı. Aynanın karşısına geçerek bedenimi inceledim. Ben, gelecekte bir kurtla sevgili olacaktım!

Selamlar, şok oldunuz değil mi djdkdkd finale yaklaştık, ileri ki bölümlerde lütfen tarih ve saatlere dikkat ederek okuyunuz muah

Enemies To Lovers || ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin