30

814 92 45
                                    

13.03.2022 15.43

Annemin elini ittirip ona tuhaf bakışlar attım.

"Anne, ne yapıyorsun?"

Bana cevap vermeden gözlerime bakındığında kaşlarım çatılmıştı. Derdi neydi bunun?

"Annem sanırım bizi özlemiş."

Az önce elimi yanağıma koyduğunda hissettiğim duyguyu 6 yıl öncede hissetmiştim. Ne yaptığını anlamam birkaç dakikamı almıştı. Beynime şimşekler çaktığında zorlukla konuştum.

"Sen, az önce geleceğime mi bakmaya çalıştın?"

"Evet..."

"Bunu ilk defa yapmadın, değil mi?"

"Chanyeol, ben-"

"Neden daha önce yaptıklarını, bana gösterdiklerini hatırlamıyorum?"

Irene anlamadığı için sıkılıp içeri geçmişti. Annem beni bileğimden tutarak yukarı götürmeye kalkıştığında sinirlenerek bileğimi geri çektim.

"Açıkla, hemen burada."

"Baban duyacak, sessiz ol."

O da sinirlenip sert tonda konuştuğunda aldırış etmeden tepkimi korudum. Sabırsız olduğumu biliyordu, cevap beklediğimi anladığında derin bir nefes alarak beni köşeye çekti.

"Chanyeol, sana daha önce sadece bir kez geleceğini gösterdim. Onda da geleceğine takılıp her şeyi kafana taktın. Geleceğini değiştirmemen için hilda ablanla görüştüm. Sana küçük bir büyü yaptı. Seni koruyordum, geleceğini değiştirseydin her şey çok daha kötü olucaktı. Kaderini bozarsan karma bir kader çekecektin. Ben yaşarken buna asla izin veremezdim."

Dediklerinden hiç bir şey anlamamıştım. Tek anladığım geleceğimi bana sadece bir kez göstermişti. Ha, bir de hilda ablanın bana büyü yaptığıydı. Bir dakika, ne?!

"Hilda ablayla konuşup bana büyü mü yaptırdın?!"

"Chanyeol, sana zarar verecek geleceği seçmemen içindi. Takıntılısın, bunu sen de biliyorsun."

Ellerini kollarıma yerleştirip konuştuğunda kollarını ittirdim.

"Şimdi de bunu düşünmemem için tekrar mı 'büyü' yaptıracaksın? Bundan Yeri'nin haberi var mıydı?"

"Hayır, ama bilseydi ve ona anlatsaydım beni destekleyeceğinden eminim."

"Bana takıntılı diyorsun ama asıl takıntılı olan sensin!"

Cevap vermesine izin vermeden evden çıktığımda telefonumu cebimden çıkardım. Baekhyun'u arayıp açmasını beklerken arabama binerek hızla çalıştırıp evden uzaklaştım. Telefonu açtığında hopörlere vererek yan koltuğa fırlattım. Uykulu sesi ve endişeyle telefonu açtığında hızla konuştum.

"Köprünün oraya gel, seni alacağım."

"Neler oluyor, Irene'den haber mi aldın?"

"O işi hallettim, Irene güvende. İşmiz bitti. Sen sadece 10 dakikaya tek başına köprüde ol."

Beni onaylayıp telefonu kapattığında bir sigara yakarak camımı açtım. Sinirim yüzünden farkında olmadan çok hızlı kullanıyordum. Annem, her şeyi daha yaşanmadan biliyordu. Bunu asla bize çaktırmamış, rolünü çok güzel oynamıştı. Şu an bile hâlâ geleceğimi mi izliyordum yoksa gerçeklikte miydim emin değildim. Kısa sürede köprüye geldiğimde arabayı sağ çekerek Baekhyun'u bekledim. Yanan sigarayı camdam nehire atıp gözlerimi kapadığımda hissettiğim kokuyla geldiğini anladım. Arabaya binip bana garip bakışlar attığında arabayı çalıştırarak sahile ilerlemeye başladım. kısa sürede geldiğimizde üşümemesi için camları kapatmıştım. Kayalıkların altında olmak beni garip hissettirmişti.

Enemies To Lovers || ChanBaekWhere stories live. Discover now