32.Bölüm: Çık Ortaya

31.4K 2.8K 5.1K
                                    

Selam minik perilerim!

Şimdi hemen kendinize sessiz bir köşe bulun ve hikayemize kaldığı yerden devam edin :,)

Keyifli Okumalar! 🧡

Boool bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen ⭐️

*

Çık Ortaya

*

Yalanla gerçek arasında ince bir çizgi vardır. O çizgi üzerinde dolaşan insan günden güne yabancılaşır kendine.

*

Mezuniyetten 11 gün önce

Her masal mutlu sonla biter derler. Ne büyük yalanmış meğer...

Peri'nin masalı bitmişti hem de en acı verici şekilde. Felaketlerle dolu bir finali olan peri masalı... Benim masalım. Sahi, bu kabusa neden masal diyordum ki hala? Sefalet içinde geçen hayatıma yakışan bir son oldu babamın gidişi.

Durduramıyordum zamanı.

Durduramıyordum gözyaşlarımı.

İkisi de akıp gidiyordu işte, engel olamıyordum.

Onun sesi, yüzü, gülüşü... Hepsi burada, odamın içinde benimle birlikteydi. Teselli bulabilmem için anılarımızı zihnime yolluyordu sanki. Eşsiz bir baba olduğunu hatırlatan her anı geçip gidiyordu kafamın içinde. Ve bu anılar kendimden daha çok nefret etmeme neden oluyordu. Ona söylediğim yalanlar aklıma geliyordu çünkü. Ondan habersiz yaptıklarım... Hiçbir zaman onu utandıracak kadar büyük yalanlar söylememiştim fakat söylediğim beyaz yalanlar bile kendimden iğrenmemi sağlıyordu şimdi.

Gözlerimi yumdum sıkıca. Tam o an sesi yankılandı sanki. Kafamın içi onunla doluydu.

Aile her şeyden önemli diye fısıldardı kulağıma. Ebeveyn zırvalıkları der geçerdim çoğu zaman. Şimdi anlıyorum, aile her şeyden önemliydi ve ben bunu, onu kaybedene dek anlayamayacak kadar aptaldım.

"Ne yapacağımı bilmiyorum," diye mırıldandım titreyen sesimle. "Çok erken gittin baba..." Hıçkırıklarım önüne geçti söyleyeceklerimin. "Yapamam..." dedim güçlükle. "Sen olmadan yapamam."

Bir haftadan fazla zaman geçmişti babamın gidişinin üzerinden. Ne annemin ne de benim acım bir nebze olsun dinmemişti. Aksine her geçen gün daha da boğuluyordum. Babamın olmadığı bir hayata alışmam günden güne zorlaşıyordu. İçinden çıkamıyor, kaçıp kurtulamıyordum. Gittiğim her yerde sesi kulağımda, yüzü gözlerimin önündeydi. Sahi, nasıl oluyordu? Nasıl alışıyordu insanlar, sevdiği insanların olmadığı bir hayata?

Her şeye gücüm yetebilirdi fakat buna asla. Bunu aşabileceğimi sanmıyordum, yapamazdım.

Yaşadığım hayat, babamın gölgesi altında oluşturduğum güvenli alan içerisindeyken huzurluydu. Şimdi onunla birlikte sahip oldum tek güvenli liman yanıp kül olmuştu.

Dudaklarımı dişledim kendime olan öfkem yüzünden.

Keşke... Keşke küçük bir çocukken yaptığımı o gün yine yapsaydım. Tam evden çıkacakken babamın paçasına sarılıp bugün işe gitme, yanımda kal diye ağlasaydım. Gitmezdi belki, benimle kalırdı. Benimle kalırdı ve o trafik kazasını yaşamazdı. Ölmezdi o zaman, daha uzun yaşardı.

Yapamadım. Keşke ben ölseydim.

Yıllardır hayatımın en güzel zamanları için mezun olmam gerektiğine inanıyordum. Mezuniyet gününden sonra her şey değişecek, asıl masalım o günden sonra başlayacak derdim hep. Çok çalışırdım. Okul birincisi olacak, harika üniversitelerde eğitim görecek ve ailemi gururlandıracaktım. En çok da babamı...

Yalancılar ve YabancılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin