37.Bölüm: Beni Bul

4.9K 378 123
                                    




Selam minik perilerim!

Şimdi hemen kendinize sessiz bir köşe bulun ve hikayemize kaldığı yerden devam edin. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi... :,)

Keyifli Okumalar! 🧡

Satır aralarına bol bol yorumlar yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen ⭐️

*

Beni Bul

*

Bir yalancının ellerinden tutarken, kendi hayatıma bu denli yabancılaşacağımı nereden bilebilirdim ki?

*

Nabzımın gürültüsüyle tıkanan kulaklarımdaki uğultu başımı ağrıtmaya başladığı zaman koşmayı bıraktım. Yolun kenarına doğru ağır adımlarla ulaştıktan sonra kendimi kaldırımın kenarına bıraktım.

Düzensiz alıp verdiğim nefesim yüzünden boğazım yanıyordu. Boşta olan elimi göğsüme bastırarak başımı geriye atarken gözlerimi sıkıca yumdum. Diğer elimde ise avcumun içinde tuttuğum kâğıdın varlığını hissedebilmek için yumruğumu daha çok sıktım.

Yekta'nın odama bıraktığı kâğıtta yazanları okur okumaz aklıma gelen ilk şeyi yapıp kendimi dışarı attım. Önce odamın penceresinin baktığı tarafa gittim. Yekta'yı orada, bir ağacın altında oturup sigara içerken bulacağıma emindim.

Orada değildi.

Sonrasında ise evin yakınlarında, sokak sokak koştum. Ona karşı olan tüm öfkeme rağmen yine de onu görebilme umuduyla koştum fakat rastladığım hiçbir insan Yekta değildi. Hepsi yabancıydı ve ben bir yalancıyla karşılaşmayı umarak koşturuyordum.

Hayal kırıklığının ellerinden tutarak dakikalar önce kendimi bıraktığım kaldırımın kenarında oturup kalmak istesem de havanın kararması ve insan yoğunluğu nedeniyle evime döndüm. Çünkü sokaklar boş ve ıssızken güzeldir, insanlar varken değil.

Odama girdiğim andan beri kaç dakikayı geride bıraktığımı bilmiyordum. Tek bildiğim odanın bir köşesinden diğerine volta atmaktan yorulduğumdu. Hava tamamen kararmıştı artık. Bense hâlâ elimde sıkıca tuttuğum kâğıtta yazanları okuyor ve her okuyuşumda kalp çarpıntılarımın artışına şahit olarak daha çok geriliyordum. Kafamın içinde ise aynı sorular dönüp duruyordu.

Bu kâğıt ne zaman ve ne şekilde odama ulaşmıştı?

Cevabı çok basitti aslında. Her zaman olduğu gibi yine odamın penceresinden keyfinin istediği şekilde girip kâğıdı komodinin üzerine bırakmış ve gitmişti. Peki kalıp benimle yüzleşmek varken neden bir kâğıt parçasıyla işi yokuşa sürüyordu ki?

Ona karşı ne kadar öfkeli olduğumu... Hatta ondan nefret edebileceğimi düşünemiyor olamazdı. Tüm yaşananlara rağmen benimle oyun oynamaya cüret ediyordu resmen!

Yekta'nın yüzünü gözlerimin önüne getirdiğim anda kafamın içinde odama gizlice girdiği anılarımız hücum etti. Sırasıyla canlanan tüm anılar gözyaşlarımın zincirlerini koparırken gözlerim yanmaya başlamıştı.

Ağlamak istemiyordum.

Yekta için bir damla gözyaşı bile dökmek istemiyordum. Çünkü o bunu hak etmiyordu.

O, beni hak etmiyordu.

O, kalbimin onun için çarpmasını hak etmiyordu.

Kendimi oyalamak ve gözyaşlarıma engel olabilmek adına koşar adımlarla masamın köşesinde duran defterimi ve mor simli kalemimi elime aldım. Bir yere oturma gereği duymadan, ayaküstü, en son aklımdan geçen cümleleri not almaya başladım.

Yalancılar ve YabancılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin