36.Bölüm: Yalancılar

11.5K 663 426
                                    




Selam minik perilerim!

Şimdi hemen kendinize sessiz bir köşe bulun ve hikayemize kaldığı yerden devam edin. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi... :,)

Keyifli Okumalar! 🧡

Satır aralarına bol bol yorumlar yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen ⭐️

*

Yalancılar

*

Hayatında başrol oynayan yalancılar yüzünden kendi hayatına yabancılaşmaya başladığın zaman o hayattaki tek rolün, günü geldiğinde bir figüran gibi ölmek olur.

*

Hastaneden ayrıldığım günden bu yana bir haftadan fazla zaman geçmişti. Kısa sürede annemin de yardımıyla kendimi toparlamış ve iyi hissetmeye başlamış olmama rağmen hâlâ kendime hasta muamelesi yapıyor, temel ihtiyaçlarım dışında yataktan çıkmıyordum.

Bütün günümü yatağımda, Peri Tozu'nun Kirli Defteri'nin sayfaları arasında gezinerek harcamaktan çok sıkılmıştım. Bu defter Yekta kokuyordu çünkü. Okuduğum her cümle doğrudan o anları gözümün önüne getiriyor ve ben kendimi ağlarken buluyordum.

Yekta'ya âşık olarak 1300 günden fazla geçirdiğim zamanın neredeyse tamamını anbean işlediğim defterimdeki satırları okuyarak kendime işkence etmekten sıkıldığım için bu sabah gözümü açar açmaz yatağımdan çıkarak güne başladım.

Her ne kadar yaşananları ardımda bıraktığımı, tüm felaketlere rağmen mezun olup Güneş Koleji'nden kurtulduğumu söyleyerek kendimi kandırmaya çalışsam da mezuniyetten beri her sabah uyandığımda ilk işim telefona bakmaktı. Yekta'dan bir haber gelip gelmediğini görmek için telefonu elime alıyor ve bildirim panelinin boş olduğunu görünce de hayal kırıklığıyla günümün kalanını yatağımda, tavanı izleyerek geçiriyordum.

Annem mezuniyette olanları dikkatsizliğim yüzünden yaşadığım talihsiz bir olay olarak bildiği için sakindi. Hastaneden sonra işe gitmeyerek yanımda kalmıştı. İlaçlarımı kullanıp beslenmeme dikkat ederek kısa sürede sağlığıma kavuştuğum için de son üç gündür iyi olduğumu üsteleyerek işe gitmesini sağlamıştım çünkü annemin sandığının aksine vücudumdan çok zihnimin iyileşmeye ihtiyacı vardı ve bunu annem gün boyu başımda dikilirken değil, yalnız kalarak gerçekleştirebilirdim.

Önceki gece de iyi olup olmadığımı sormak için yanıma geldikten sonra konumuzla alakasız bir şekilde saatlerce öğüt verip yanlış şeyler yapmaktan kaçınmam ve kendime dikkat etmem gerektiğini, artık üniversiteye geçip bambaşka bir hayata başlayacağımı söyledikten sonra birbirimizden başka kimsemizin olmadığını da hatırlatarak konuşmayı sonlandırmış ve yanımdan ayrılmıştı.

Belki de annemin uzun uzun yaptığı o konuşma sayesinde bu sabah kendimi iyi hissederek uyanmıştım. Bir noktada söylediklerinde çok haklıydı çünkü. Beni ölüme terk eden biri yüzünden günlerdir yerimden kalkmıyor, hayatı kendime zindan ediyordum. Neden?

Bir hiç uğruna.

Yekta Yalçın benim için bir hiçti.

Yaz tatilinin bitmesiyle birlikte Güneş Koleji'nin bursu sayesinde yurtdışında, çok güzel bir üniversitede hayal ettiğim bölüme gidip mimarlık okuyacak ve tıpkı eskisi gibi hayatıma hiç kimseyi almadan, kendimi tamamen derslerime vererek ileride annem gibi çok başarılı bir kadın olacaktım.

Yalancılar ve YabancılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin