10.Bölüm: Engel

90.5K 4.9K 4.2K
                                    

Selam peri tozları!

Hemen kendinize sessiz bir köşe bulun ve hikayemize kaldığı yerden devam edin :,)

Keyifli Okumalar!

Boool bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen ⭐️

*

Birinin sevgisini kazanmak, sahip olabileceğin en değerli şeydir.

*

Mezuniyetten 4 ay önce

Sadece birkaç dakika içinde değişti her şey.

Koştum.

Nefesim kesilene kadar, bacaklarım uyuşana kadar koştum. Her adımımda bir küfür ettim kendime. Her an daha çok öfkelendim.

Ciğerlerim nefessiz kalmaktan acı çekmeye başlamıştı çoktan. Yumruk yaptığım ellerime tırnaklarım saplanmış olmasına rağmen hissetmiyordum.

Bana ne olduğu umurumda değildi şimdi. Tek dileğim Yekta'nın yanında olmaktı.

Eğer bu akşam Yekta'nın yanına gitmezsem kendime ve geçirdiğim 1304 güne ihanet etmiş olacaktım. Buna hakkım yoktu. Koskoca bir aşkı ve üç yılı çöpe atamazdım.

Birkaç dakika sonra orada olacaktım fakat buluşma saati çoktan geçmişti. Yekta geç kalma derken son derece ciddi görünüyordu ve bu yüzden rezil olacağım için çok gergindim.

Bir yandan koşmaya devam edip adımlarımı daha da hızlandırmaya çalışırken diğer yandan elimdeki telefondan saate baktığımda 21.17'yi görünce dehşete düşmüş bir hal aldı yüzüm.

Yekta'yı tam anlamıyla tanıdığım söylenemezdi fakat bildiğim kadarıyla birini bekleyecek kadar sabırlı olduğunu sanmıyordum. Özellikle okulda inatlaşmamız yüzünden asla beklemeyeceğine yemin edebilirdim.

Gün Işığı Kafe'nin olduğu sokağın başına geldiğimde nefes nefese kalmıştım. Birkaç saniye nefes alışverişim düzenlensin diye kendime zaman tanısam da bir işe yaramadığı için koşmaya devam ettim.

Saat 21.21'di kafenin önüne geldiğimde. Aynı saatler birbirini gösterirken Yekta'yı göreceğim için bambaşka bir mutluluk ve heyecan sarmıştı içimi.

Seri adımlarla kafenin önüne geldiğimde camdan içeriye baktım. Yekta'yı görme umuduyla masalarda hızlıca göz gezdirirken Hülya Hanım'a görünmemek için ayrıca çaba sarf ediyordum.

Neredeyse tüm masalara bakmış olmama rağmen Yekta'yı görememiştim. Hızla bir kez daha tüm kafeyi gözden geçirmeye koyuldum fakat bu seferde de değişen hiçbir şey olmadı.

Üzüntüyle dudaklarımı dişlerken yavaş yavaş geriye çıktım.

Yekta Yalçın yoktu.

Kafamda yeni bir soru peyda olurken ne yapacağımı bilemeyerek kaldırımın kenarına oturduğumda ağlama isteğiyle dolmuştu içim. Bugün hayatımın en mutlu günü olabilecekken aptallığım yüzünden birazdan eve dönüp bütün geceyi ağlayarak geçirecektim.

O an düşündüğüm tek şey vardı. O da Yekta gerçekten buluşmaya gelmiş, geç kaldığım için geri mi gitmişti yoksa hiç gelmemiş miydi?

Kendime karşı öyle bir öfke yükseldi ki kalbimde, hıncımı yumruğumu sıkarak çıkarmaya çalıştım.

Dakikalarca gelene geçene bakıyor, kafede mutlulukla oturan, yolda sarmaş dolaş yürüyen çiftleri gördükçe kalbimin sıkıştığını daha çok hissedebiliyordum.

Yalancılar ve YabancılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin