19🔳 "Çatı katı yangınları"

15.9K 1.6K 202
                                    



Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. 🤍

İnstagram hakugu

🔳🔳🔳

Dünya ikiye bölünse...

Ama böyle her şeyden iki tane varmış gibi.

Yaşadıklarımız ve yaşayamadıklarımız aynı anda bir dev ekrandan verilse.

Olmuş olanlar ve olamamış olanlarla birlikte iki boyutlu bir yaşam sürülse...

Üzülür müydüm ki yaşayamadıklarım için? Ya da sevinir miydim yaşadığım onca anı için. Özenir miydim yan tarafta seyrettirilen yaşanması muhtemel ama gerçekleşmemiş onca güne? Peki ya tamamen memnun kalır mıydım yaşamış olduğum bunca maziye?

Hangisinin daha iyi olduğunu bilmeden nasıl avutacağım kendimi? Aynı anda göremezsem, nasıl bileceğim hangisinin daha güzel olduğunu?

İhtimaller bunun için kötüdür. Vesvese verir kalbine insanın. Kutunun içinden tavşan çıkacak mı, çıkmayacak mı? Yağmur yağdı peki ya yağmasaydı ne olurdu? Elimdeki bardak yere düşüp tuzla buz oldu. Peki ya sıkıca tutabilseydim?

Yaşanması muhtemelen sonlar birleştirilip verilse bize, böyle bir ihtimaller bölüntüsü içinde var olmak ne hissettirirdi acaba?

Babam ölmeseydi...
Ben annem korkmasın diye ve onları korumak adına polis olmasaydım...
Hayalimdeki pastaneyi açabilseydim...
Turhan hasta olmasaydı ve daha nicesi...

Yavaşladı dünya bir kere daha ve bölündü gerçekten ikiye...

Sağ tarafta ben, solunda Haris...

Basın mensupları ve emniyetten birçok kişinin geldiği toplantı salonunda heyecandan ölürken ben, sol taraftaki ekranda Haris kendinden geçercesine koştuğu yoldan sonra evime ulaştığında endişeden ölüyordu...

Yaşadığım şeylerin aynısı Haris için birer senaryo olarak tekrarlanıyordu.

Benim başımdaki floresan titrerken, Haris'in gökyüzündeki güneş, bulutlardan ışık yayacak yer bulamıyordu.

Benim kollarıma koca bir buket çiçek verilirken, onun kollarını Turhan kaplıyor. Hafifçe sarılıyorum mis kokulu çiçeklere, sıkıca sarılıyor Turhan'a, sahipleniyor kendi canıymış gibi...

Ben gülerek etrafa bakarken, o telaşla bakıyor.

Benim tarafımda herkes beni alkışlarken, onun tarafında işler karanlık ilerliyor. Turhan için çağırdığı ambulans dışarıda beklerken annem baygınlık geçiriyor.

Hafif bir elektrik kesintisi oluyor benim tarafımda ve kararıyor Haris'in tarafı. Biri ışıkları kapatıyor ikimiz için de sanki...

Emre ve Onur cesur olmam için beni desteklerken, Haris ambulansa bıraktığı Turhan'dan sonra annemi ayıltmaya çalışıyor. Benim sırtımı sıvazlayan eller, Haris'in annemin sırtını sıvazlayan eline evriliyor.

Ve geçiyor zaman ikimizin alanında da...

Saniyeler ardından kovalayanlar varmışça hızla nabız yoklarken, bir kayıkçı gibi çekiyor yelkovanı. Peşine taktığı akreple ilerleyen saat sinsi bir gülüşle kucaklıyor biz insanlığı...

'Ne yaparsanız yapın, akıp gideceğim. Ve beni durdurmaya hiçbirinizin gücü yetmeyecek.'

Sonra yine netleşiyor ekran.

PROFESYONEL  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin