Ali öğretmenin çaldığı parça yukarıdadır. Oraya geldiğinizde açıp birlikte okuyabilirsiniz.Anıl Şanlı
Yer, yemekhane. Vakit, öğle yemeği. Herkes kendi halinde, dört kişi dışında. Dikkat çekmemek adına yemeklerimizi yemeye devam ediyoruz fakat aynı anda bunun robotik hareketler olduğuna eminiz. Bakışlarımız tek bir noktaya sabitlenmiş durumda ağzımıza giren kaşığın sayısı belirsiz, aldığımız tadın ne olduğu meçhul, sadece yiyoruz. Yemekte öğretmenlerin hepsi var. Ortalarda bir yerlerde İsmail hoca, ona yakın bir yerde Tepegöz ve kimsenin sormadığı eksilenler dışında herkes. Dur bi saniye. Bir kişi daha eksik.
İlhan Gün...
Bakışlarımı sağa sola çevirip onu arıyorum ama hiçbir yerde göremiyorum. Benim etrafı incelediğimi gören bizimkiler de benimle birlikte bakıyorlar. O geceden sonra bana daha da dikkat eder durumdalar. Bir an olsun bakışlarını benden çekmiyorlar. Her yere birlikte gittiğimiz geçmişimiz şimdi daha da sıklaştı. Artık gerçekten her yere birlikte gidiyoruz.
Öğle yemeğinde meyve olarak herkese birer portakal verildi. Yatakhaneye meyve çıkarmak yasak olsa da dördümüz de yemedik meyveleri ve ceplerimize sakladık.
Altın güne çok kalmadı ve Rabia ile görüşmemizin üstünden geçen birkaç gün içinde hiçbirimizin ağzını bıçak açmadı. Tahmin ettiğimiz şeyler midemizi bulandırıyor, dahası korkutuyor. Hiç de sandığımız gibi basit bir durumun içinde değiliz. Bu, çok daha derin, sistematik ve acımasız bir işleyiş.
Yemekhane kapısında biri görününce herkes ona doğru çevirdi başını. Gelen İlhan'dı. Her zamanki düzenli ve temiz görünüşüne tezat olarak saçı başı toz toprak içinde, gömleği ve ceketi çamura bulanmış, saçının bir bölümü yolunmuş gibiydi. Adımları görünüşüne rağmen düzenliyken ağzıma götürdüğüm kaşığı geri çektim. Öğretmenler bir kez bakmış sonrasında yeniden yemeklerine dönmüştü. Çünkü Tepegöz öyle yapmıştı. Tepegöz'ün tüm okul üstündeki etkisi inanılmazdı. Eskiden beri, kendimizi bildiğimizden bu yana da böyleydi ama şimdi, ona daha çok yoğunlaştıkça olabildiğine belirgin bir hale gelmişti. Öğretmenler ilgilenmeyince öğrenciler de ilgilenmedi ve herkes saniyelik bakışın ardından yeniden önüne döndü. Fakat bizim gözümüz İlhan'daydı. Onunki de bizde. Bakışları bilerek bizdeydi sanki.
"Bu niye direkt sana bakıyor?" diye sordu Mehmet.
Ben bizden tarafı baktığın sanırken meğer direkt bana bakıyormuş.
"Gerçekten de sana bakıyor," dedi Samet.
Bakışlarımı önüme getirip onun da başka yere bakmasını dilerken iyice bizim masaya doğru yaklaştı. Tam Serhat'ın arkasında durup bana dikti gözlerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PROFESYONEL
RomanceO bir hırsız. Dahası dolandırıcı ve yalancı. O bir profesyonel. Üstelik gerçek bir dâhi. Ve şimdi polisin ona ihtiyacı var.