10. Bölüm: Katil (Part 1)

511 79 44
                                    

Gökyüzü mavisi boynuna geçirilmiş, geriye adımlamıştı. Gözleri küçük bir kız çocuğunun kayıp kutusuna dalmıştı. Sır kutusu! Geçmiş kutuya gömülmüş, kutunun kilidi çevrilmişti. Kilit açılırken, ayakları zeminde sürtündü. Ellerini seyretti. Kıyafeti kana bulanmıştı.

Bir haykırış feryat etti dudakları arasından.

"Anne!"

İdam ipi gerdanına kaydı, onu al aşağı etti. Elleri havaya kalktı. Teslim...

Ayakları yerde çırpındı, elleri yeri dövdü. Gözyaşları onu kendine yemin kıldı.

Kız çocuğu ayağa kalktı ve onu çağırdı. Mavi gözlü genç kızı...

Bir el omzuma dokunurken, düşüncelerin vardiyasıyla birlikte titredim. Gözlerim omzumda ki elin sahibine çıkarken, gördüğüm derin, yakıcı kehribar gözler görüş alanıma girdi. Geriye doğru çekilerek dokunuşundan kaçtım.

"Ne var?"

"Yürü hadi eve gidiyoruz"

Bir şey demeden tekrar bakışlarımı beyaz mermer taşa çevirdim. İçimi, içimde yaşanan olaylara akıttım, üzerini kırmızı lekelerle kapladım. Ayağa kalkarak ondan tarafa dönmeden yürümeye başladım. Bakışları avcının keskin nişanı gibi üzerimdeydi. Ondan tarafa dönmedim tekrar. Ayağım sert bir şeye çarpıp ileriye atılmama sebep olurken, düşmemek için sıkıca koluna tutundum. Mavilerim, okyanusun derinine inercesine baktı onun kehribar gözlerine.

Kendimi toparlayarak elimi kolundan çektim. Mezarlıktan çıkıp arabasına doğru ilerlerken, bakışlarım mezarlığa doğru çevrildi. 'bugün beni bu hâlde görmeni istemezdim meleğim' diye geçirdim içimden. Annemle konuşmak, onun yanında böyle olmak acı vericiydi. Başımı önüme çevirmek üzereyken, karanlık bir silüet geçti gözlerim önümden.

Karanlığın fısıltısındaki adam ortaya çıkıyordu.

Ellerim titrerken arabanın yanına gelip hızla kendi yerime geçtim. O silüet benim zihnimin bir oyunuydu belki. Öyle olmasa bile, öyle olmasını umut ediyordum.

Avuçlarımda ki beyaz gül, parmaklarımdan akan kırmızı sıvının ihanetine uğradı. Beyaz gül avuçlarım içinde, kan yuvasına dönüştü.

Gözlerimi dışarıya çevirerek geçtiğimiz yolu seyrettim. Her bir yolun görüntüsü kazındı zihnimin derinliklerine. Çalar saatin sinir bozucu sesi gibi eşlik etti, yolların karanlık vardiyası. Ellerim saçlarıma asılırken, parmaklarım yavaşça saç diplerim arasında gezindi. Eve gider gitmez bir duş alacaktım. Bedenimin ve zihnimin rahatlamaya ihtiyacı vardı. Araba aynı süratle ilerlemeye devam ederken, önümüze çıkan kişiyle Çağrı son anda fren almıştı. Tutunamadığım için öne savrulmak üzereyken, Çağrı kolunu uzattığından yerimde öylece kaldım.

"Kemerini neden takmadın?"

Arabanın içindeki sessizliği bozan sesi, zihnimin içinde bir kaç olayın başlamasına sebep olmuştu.

"Gerek duymadım"

Gözlerimi önüme çevirdiğimde arabanın önünde kimsenin olmaması garibime gitmişti. Oysa ki az önce biri yüzünden durmak zorunda kalmıştık.

Tutsak                                                              (Tamamlandı)Where stories live. Discover now