26. Bölüm: Ruhu Kayıp Bir Beden

240 13 18
                                    

Ruhu cayır cayır yanan bir bedenin gözleri ilk neyi anlatırdı insanlara? Acıyı ? Çaresizliği mi? Vicdan azabını ? Hangi duygular okunurdu o bedenin gözlerinde?

Koca bir hiçsizlik dolu olan odanın içerisinde hangi sesi duymayı bekliyorduk sahi? Ya da bağlı olan ellerinin kim tarafından açılıp kurtulacağını düşünüyorduk?

Çaresizlik, ellerini ve ayaklarını sıkıca bağlar birilerinden yardım istemene sebep verirdi. Peki yardım eden hiç olmuş muydu?

Aksine belki yardım istediğimiz çoğu kişi bizi daha çok çaresizlik içinde bırakmıştır.

Babam beni öyle çaresiz bırakmıştı ki, bağlı olduğum sandalyede cansız bir beden gibi hissizce oturuyordum. Babam elimden tüm duygularımı alıp kaçmış gibiydi.

Belkide bir şokun içerisindeydim ve oradan kurtulamıyordum. O adamın sözleri her saniye sesini daha da arttırarak sadece zihnimde değil, sanki odanın duvarlarına da çarpıyordu.

Sera ölmüş müydü? Yoksa kurtulmuş muydu?

Düşüncelerin gardiyanı, her bir düşüncemde içimdeki huzursuzluğu ve ateşi arttırıyor, elimi ayağımı güçten kesiyordu.

Onu kurtaracağıma dair bir söz vermiştim. Onu kurturamadan kaybedemezdim.

Odanın kapısı açılırken bakışlarımı bir an olsun sabahtan beri izlediğim duvardan ayırmadım. İçeriye kim girdiyse adımlarını bana doğru yöneltti. Her çıkan tok seste içimdeki gürültü daha da arttı.

Kulaklarımı kapama isteğime engel olamıyordum. Ellerim bağlı olmasaydı yapacağım ilk işim kulaklarımı sadece zihnimdeki seslere ve düşüncelere tıkardım.

Arkamdan biri yaklaştı, tam orada sandalyenin arka kısmına ellerini koydu. Korkmam gerekiyordu değil mi? Ne de olsa bana ne yapacaklarını bilmiyordum. Ama hiçbir şekilde bir korku yeşermedi içimde. Zihnimde dönüp duran o adamın sözleri bütün duygularımı çürütmüştü.

Sera'yı ölüme mahkum etmişlerdi. Peki o, yaşamak için savaş verecek miydi?

"Seni bu kadar güçsüz görmeyi beklemiyordum"

Uğur Sonyürek. Bu ses ondan başkasına ait değildi. Gözlerimi o noktadan ayırmadan yapabildiğim tek şeyi yaptım. Dinledim.

"Seni bu hale getiren şey ne Yosun? Babanın size savaş açması mı?"

İleride duran sandalyeyi çekerek yanıma oturdu. İfadesiz yüzüm onu daha fazla eğelendiriyordu. Beni bu halde görmek ona keyiften başka bir şey vermezken, ben beynimin içinde canlanan sahnelerle acı içinde kıvranıyordum. Tek düşündüğüm Sera'ydı.

Tutsak                                                              (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin