22. Bölüm: Savaşın İlk Depremi

230 14 36
                                    

Soğuk bir ürperti sardı bedenimi. Sıcağın aksine tenim üşüyordu. Olduğum yerde buzdan bir heykel gibiydim. Görüş açımda bizden bir kaç adım uzakta olan adam, bütün günümün üzerine gözlerindeki bütün nefreti bir zehir olarak akıtmış, bedenime yaymıştı.

Koca bir cehennemin gardiyanlığını yapan melek bile şu anki durumu aleyhine çeviremez, kendisinin o yerden asla kurtaramazdı. Siyah gözleri uzaktan Çağrı'yı hedef almış beni bozguna uğratan bir harekette bulunmuştu. Elini beline atarak kimsenin olmadığını fırsat bilerek silahını çıkardı.

Gördüğüm metal nutkumun tutulmasına sebep olurken elindeki silahın geçen gün benim elimdeki silah olduğunu anlamam uzun sürmedi.

Onun hedefi benim bedenim değil, doğrudan kalbimi çevreleyen adamaydı.

Gözlerimi bir an olsun onun radarından çekmeden Çağrı ve Milas'ın yanına doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Yüz ifadem nasıldı bilmiyordum ama Çağrı'nın şüphelenmemesi için gülümsemeye çalıştım. Yanlarına vardığımda beni ilk fark eden Milas olmuştu.

Eliyle karşısındaki tavşanları gösterip gülerek konuştu. "Yosun abla bak, çok güzeller. Elindeki havucu görüyor musun?" Diyerek sorusuna vereceğim cevabı bekledi. Başımla onu onayladığımda cümlesinin devamını getirdi. "Onu çok güzel yiyor" diyerek güldü.

Çağrı'nın bakışları üzerime çevrilirken ona bakmadım. Uğur'un olduğu yere bakışlarımı diktiğimde kimsenin olmaması içimi bir nebzede olsa rahatlatmıştı.

Belimde hissettiğim elin sahibiyle bakışlarım anında koyu kehribar gözleri buldu. Endişe ile bana bakan koyu gözlerinin soru yağmuruna tutunmamak için gülümsedim. Kollarımı onun boynuna dolarken burnuma dolan kahve kokusunu içime çektim.

"Bebeğim iyi misin?" Elbette yemedi Yosun.

"İyiyim, sen iyi misin?" Diye saçma bir soru sordum boş bulunarak. Bu adam aklımla oynuyordu.

Belimdeki elleri beni kendine daha çok çekerken arkamızdaki küçük bedenin tavşanlara olan bakışı daha çok gülümsememi sağladı. Çağrı'nın bakışları da onu bulurken ellerini belimden çekip bir kolunu omzuma atarak beni bedenine yasladı.

"Temas etmeden duramıyor musun?" Dudaklarını yanağıma bastırıp bir süre öylece kaldı. Ares şu an neredeydi bilmiyordum ama bizi görse soluğu anında yanımızda alırdı.

"Senden çok fazla uzak kaldım, bırkata sensiz geçirdiğim zamanları bu şekilde unutayım" derken dudaklarını şakağıma bastırdı. Gülümsemeden edemedim. Hangi ara bu kadar bağlanmıştık birbirimize? Onun yanındayken bütün sorunlarım, dertlerim yok oluyordu.

Tutsak                                                              (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin