3. Bölüm: Avcı

1.3K 156 110
                                    

Adamın şirketinden çıkmamla birlikte bedenime çarpan soğuk havaya gülümsedim. Öfkeden kıvranıyor, öfkenin emrettiklerini yerine getirmekle yükümlü kılıyordum kendimi. Adama attığım tokatdan daha beterini yapmak istesemde kendime bir şekilde engel olmayı başarabilmiştim. O adamın babamı bulup yapacaklarını düşünme fikri nefes almamı zorlaştırdı, böyle bir şey yapamazdı, yapmasına asla izin veremezdim.

Bana atılan her bir engelden kurtuluyordum ben, ama babamın bu engellere takılarak düşmesi beni korkutuyordu. Ona gelen her bir zarar, bana yapılmış en büyük acıydı. O adamın babama yaklaşmasına asla izin vermeyecektim. Babamın tekrar aynı şeyleri yaşamasına göz yummayacaktım. Babamın mavileri bir anlığına gözlerim önünde belirdi. Yaralı yüzü hafızama kazınmıştı bir kere, ona acıyı tattıran herkes den nefret ediyordum.

Kalbimin üzerine çöken ağırlığı umursamadan yürümeye devam ettim, bugün farklıydı sanki, hayatımın bugünden itibaren kolay olmayacağını söyleyen bir yanımı, doğrulamak amacıyla kafa salladım. Kolay olmayacaktı, zaten benim hayatım hiç bir zaman yolunda olmamıştı ki, bugünden itibaren de olsun. Telefonumu sesiyle daldığım düşünceler arasından çıktım. Kimin aradığını tahmin edebiliyordum. Bana kızacaktı, onları çok bekletmiştim. Vakit kaybetmeden telefonu cebimden çıkarıp aramayı yanıtladım.

Kulağıma dolan yüksek çıkan bir ses telefonu kulağımdan uzaklaştırmama neden oldu. Telefonu kulağıma koyduğumda hışırtı sesleri duyuldu hemen ardından Raya'nın hızlı nefes alış verişleri.

"Alo, Raya?"

"Yosun neredesin sen? Sabahtandır seni bekliyoruz"

"Birazdan oradayım, az önce ki seste neydi öyle?"

"Ne olacak Nazlı işte, önüne yemek gelince heyecanla çığlık attı, ben de o sırada senin açmanı beklerken dalmışım korkudan telefonu yere düşürdüm" söyledikleriyle güldüm.

"Anladım, neyse görüşürüz" diyerek telefonu kapatıp cebime koydum tekrar. Hızla yoldan geçen bir taksiyi durdurarak bindim. Taksi on beş dakika sonra durduğunda ücreti ödeyerek indim. Kızların yanına gitmeden önce vizeleri teslim etmek için Bahar Hocayı aramaya başladım. Fazla oyalanmadan Bahar Hocayı görüp yanına doğru yürümeye başladım. Beni gördüğünde gülümseyerek yanına gelmemi bekledi.

"Merhaba Bahar Hocam"

"Merhaba Yosun, nasılsın? Günlerdir yoktun, kötü bir şey yoktur umarım" gülümsemeye çalışarak konuştum.

"Biraz rahatsız olduğum için gelemedim, üzgünüm size haber veremedim"

"Önemli değil şimdi iyisin ya"

Vizeleri teslim ederek okulun dışına çıktım. Bastığım yerler haykırıyordu ayakları altımda, üzerime çöken başka bir histi bu. Adını bilmiyor, çaresizce bekliyordum. Kafamı yukarıya kaldırdım. Dinleyicim hazırda bekliyordu bugünde. İyi olduğumun kanaatine vararak, kızların yanına gitmek için ayaklarımı harekete geçirdim.

Kafeteryadan içeriye girdiğimde gözüme ilk çarpan kişi Nazlı'ydı. Tebessüm ettim bu hâline.

"Yavaş ye boğulacaksın"

"Sen ne zaman gördün yemeğin benim boğazımda kaldığı.." sözünü bitiremeden öksürmeye başladı. Önümde ki bardağı hemen ona uzattım. Suyu içtiğinde bardağı tekrar masaya bıraktı.

Tutsak                                                              (Tamamlandı)Where stories live. Discover now