8. Bölüm: Şarap Kadehi

756 89 54
                                    

Selam çiçeklerim, sizi çok özledim.

Kitabımızın simgesi, bölüm başlığında da yazdığı gibi. 🍷

Bir diğer simgemiz 🌼

Bu çiçeğin anlamını da yakında öğreneceğiz.

Eh başlamadan simgemizi bırakalım.

🍷🌼

İyi okurlar çiçeklerim...

_____________

Gördüğüm sahnenin görüntüleri, geçmişin beyaz perdesini aralamama neden oldu. Gözlerimden akan yaşları durdurmadan cebimden telefonumu çıkartıp, karşımda nefretimin en büyük boyutunu açmış siması ve beni kendi yalnızlığımda kaybeden adamın bir kaç kere resmini çektim. Baba(!) Baba demek bu kadar zor olmamalıydı, canımı yakması bu kadar kolay olmamalıydı.

O adamın yanında ne işi vardı? Ne işi olabilirdi? Gözlerimi yumdum. Geçecek Yosun(!) Geçmiş tamamen aydınlanacak! Telefonumun çalmasıyla hızla avucumun içiyle saklamaya çalıştım. Lanet olsun! Bu arayan kimdi şimdi! Arayan kişiye baktım. Ah bu aptal adam beni niye arıyordu!? Sinirle yüzüne kapatıp, karanlığın ortasında duran o iki adama baktım.

Sesi duymamışlardı, derin bir nefes aldım, ciğerlerim artık aldığım nefeslerle canımı yakıyordu, bu kadar mı aciz bir insana dönüşmüştüm ben!? Onları daha fazla görmeye dayanamayarak sorularımı tekrar kendi içimde saklayarak eve doğru yürürdüm.

Demir kapının önünde durdum. Bir insan ancak bu kadar hissiz olabilirdi, elimle kavradığım demir metali hissedemiyordum. Korumalar beni görünce uzun bir süre yüzüme baktı. Ne yani bu kadar mı kötü görünüyordum? Acınacak bakışlara maruz kalacak kadar! Ellerimi saçlarıma daldırdım, iyi değildim, kötü de değildim. Sadece ölü bir ruhun bedenini taşıyordum. Kapının önünde durduğumda, gözlerimi sıkıca yumdum. Kapıya vurmak üzereyken açıldığında şaşırarak baktım.

Çağrı ateş saçan gözleriyle bana baktığında, kaşlarımı çattım. Gözleri elimde tuttuğum telefona kaydığında öfkeyle konuştu.

"Siktiğimin telefonunu niye açmıyorsun!?"

Ah! Cidden bunun için miydi bu sinir? Sırıtarak, gözlerinin içine bakarak cevap verdim.

"Sen aradığın için"

Onu arkamda bırakarak salona girdim. Gördüğüm iki şaşkın yüzle kaşlarım çatıldı. Yankı ve adını bilmediğim diğer adam şaşkın yüzlerle bana bakıyordu. Bakmaları normaldi, sabah ki olaydan sonra. Gözlerim Yankı'ya gittiğinde, Nazlı ile yaşadığı o olayla ister istemez güldüm. Arkamdan duyduğum adım sesleriyle kafamı iki yana sallayarak, merdivenlere doğru yürüdüm.

"Nereye gittiğini sanıyorsun!?"

"Yukarıya"

Dedim ona arkamı dönmeden. Merdivenlere doğru yürürken, kolumdan tutulmamla olduğum yerde durdum.

"Bekle, geç otur şuraya seninle konuşmam gerekiyor"

İstemsiz kaşlarım çatılırken, sözünü dinleyerek ondan en uzak koltuğa oturdum. Yankı ve yanında ki diğer adam kaşları çatık bir şekilde ona bakarken, ben ise anlamaz bakışlar eşliğinde onlara bakıyordum. Bir nefretin izinden gitmek nasıl bir şeydi? Çağrı'nın her bana baktığı anda, nefretim ve ona olan öfkem baş gösteriyordu. Ben tanımadığım bir adama, babam yüzünden öfke ve nefret duyuyordum.

Tutsak                                                              (Tamamlandı)Where stories live. Discover now