6. Bölüm: Yabancı

939 131 50
                                    

  Çiçeklerim çok üzgünüm baya beklettim sizleri, ama ciddi anlamda hiç boş zamanım yoktu yazmaya, Çağrı'yı özleyenler olmuş. 😉

Umarım bu bölüm hoşunuza gider, sizin için çabucak yazayım dedim ve anladım bende çocuklarımı çok ama çok özlemişim, özlemim az da olsa giderildi bu sayede..

    Neyse sizi tutmayayım size keyifli okumalar..

________________

Gözlerim ağırca aralandı. Gördüğüm bulanıklık, gözlerimi tekrar kapatmama sebep oldu. İçimde yanan ateşin alevleri beni kolları arasına hapsederek, can çekişmemi seyretti keyifle. Gözlerimi tekrar açtım. Ne olmuştu bana, mavilerimi kaldığım odada gezdirdim, bu benim kaldığım oda değildi, neresiydi burası?

Gri renginin tonlarına sahip olan odada yerdeki kırık cam parçalarını çatık kaşlarla izledim. Bu oda kimindi? Ben neredeydim? Yattığım yerden yavaşça doğruldum, başıma saplanan keskin ağrıyla yüzümü buruşturdum. Ellerimi şakaklarıma götürerek bir süre öylece durdum.

Odanın karamsarlığı içime işlemiş gibiydi, yataktan yavaşça kalktım, cam kırıntılarına dikkat ederek odanın çıkışına yöneldim. Kulpu çevirip çıkacağım sırada gözüme çarpan çerçeveyle birlikte yerimde durdum. Gözlerim bir müddet fotoğrafta duran ikili arasında gezindi, daha sonra kafamı iki yana sallayarak kulpu çevirip odadan çıktım.

Aşağıdan gelen yüksek seslerle, zihnimde canlandı sahneler. Ben bayılmıştım. Ama neden? Silah! Kim ateş etmişti? Aklımda ki soruları, karanlığın içinde ki oyuncuma devrettim.

Odadan çıkmamla alt kattan gelen devrilme sesiyle irkildim. Merdivenlerin tırabzanlarına tutunanarak yavaşça aşağı inmeye başladım. Gördüğüm görüntü, ağzımın aralanmasına sebep oldu. Babam koltukta elleri başına dayalı, Çağrı etrafında her ne varsa deviriyor, etrafına saçıyordu. Neler olmuştu burada? Çağrı öfkeyle babama dönerek bağırdı.

"Allah'ın cezası herif, ne lan senin amacın kızının ölmesi mi? O adamlara ne dedin de yine kapıma dayanarak ateş etmeyi göze aldılar! Konuş susma lan susma!"

Çağrı'nın sözleriyle koltukta dikleşen babam cevap vermek için ağzını aralamıştı ki, kafasını iki yanına sallayarak suskunluğuna devam etti. Aklımın içinde dolaşan binlerce soru, bedenime korku aşılıyordu, babam ne yapmıştı?

Çağrı babama el kaldırmıştı ki, araya gireceğim sırada elini indirdi. Öfkesini kontrol etmeye çalışıyordu. Bedenim bu görüntüyle titredi. Soğuk çan yaprakları, bedenimden aşağı kayarak, bedenimin ısısını en aza indirdi. Üşüyordum nedenini bilmeden, buz gibiydi parmak uçlarım, ama içim cayır cayır yanıyordu.

"Amacın ne senin, buraya gelerek ne elde etmeye çalıyordun! Beni öldürmeyeceğini bile bile neyi göze alarak bana silah doğrulttun! Kızını düşünmedin mi sen..."

Sözünü yarıda keserek alaylı bir kahkaha attı, kaşlarım çatıldı, gözlerim yanmaya başladı.

"Doğru ya, kızını düşünen bir baba olsaydın, ne sen bu halde, ne de kızın şu an benim gibi bir adamın yanında olurdu, Sancak!"

Tutsak                                                              (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin