7. Bölüm: Çığlık Çığlığa

978 115 110
                                    


Gözlerimi beyaz kefen içinde saklayan cesedin varlığıyla açtım. Kriz olaylarından sonra kâbuslar tekrar misafirliğini sürdürmeye başlamıştı. Uzandığım yataktan ağırca doğruldum. Zihnimde canlanan sahnelerle kendime lanet ettim. Bir yabancı dan kaçarken başka bir yabancının kollarına sığınmıştım, kendimden nefret etmeme sebep oluyordu o gördüğüm bulanık ama hiçbir canlılığını kaybetmeyen kehribar gözler.

Sırtımı yatak başlığına dayayarak gözlerimi kapattım. Kafamın içinde gidip gelen onca görüntüler, hiçbir anlam içermeyen ama can yakıcı kelimeler... Hepsi ayrı ayrı darbe yaratıyordu. Unutulmak istenilmeyen o kadar ânın, güzel olduğu kadar kirletilmiş bir yanı da vardı. 'Geçmiş' diye kullandığımız sıradan, zorlayıcı ve oldukça da içinde hayatın sırlarını gizleyen bir kelime. Her yaşanan olaydan ders çıkarılmalıydı ama ben yaşadığım onca olayın arasında kendime ders çıkartacak bir anlam yakalayamamıştım.

Gözlerimi araladığımda yanağımdan akan damlanın yakıcılığı tenimin tekrar alevlenmesine neden oldu. Aklıma geldikçe delirten Karahan'la olan yakınlığım, öfkeden tenimi yakıp kavuruyordu, kendime nasıl engel olamazdım! Yataktan kalkarak kapıya doğru ilerledim. Kulpu çevirip odadan çıktım. Aşağı kattan gelen seslere kulak kesildim. Bende alışmıştım artık yukarıdan aşağıyı dinlemeye!

"Ne diyorsun sen abi?"

"Gereken yapıldı o adam bir daha ne bu evin, ne de kızının etrafında dolaşabilecek!"

Çağrı'nın sert sesi kulaklarımdan içeriye sızarak kaşlarımın çatılmasına neden oldu. Gözlerimi arkası bana dönük bir şekilde oturan adama kaydı, nedense bu adamı daha önce gördüğüm hissine kapıldım.

"Peki abi, Yosun'a ne oldu? Eve geldiğimizde ev ev değil, harabeydi"

Adam benim aklımda bulundurduğum soruların hepsini sorarken şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Sormayı istediğim ama bir türlü soramadığım sorular o adamın dudaklarından dökülüyordu. Beklentiyle Çağrı'ya baktım, gözlerini kapatarak arkasına yaslandı. Neler olduğunu anlamak zordu, hele ki böyle bir yerde böyle bir adamla bulunurken.

"Saldırı düzenlendi, o piçin adamları silah çekmeyi göze alacak kadar cesaretlenmiş! Kurşun ona değmesin diye onu kurtarırken kafasını sertçe yere çarptı, bu yüzden"

Söylediği her şeyi ağzım açık bir şekilde dinledim. Beni kurtarırken mi? O günün sahnesi gözlerim önüne serilince titredim. Gözlerimi yumdum. Elimin altındaki soğuk metali bile hissedemiyordum. Bu eve, bu adamın yanında olduğundan beri hayatım yolunda gitmiyordu.

Bu evden kurtulamazdım belki ama bir an önce benden her ne isterse yapıp yeniden hayatıma devam edebilirdim. Fazla düşünmemek adına merdiven basamaklarını inerek salona girdim. Çağrı'nın yanındaki iki adamda bana doğru döndü.

Gözleri çimen yeşili olan adam bana döndüğünde, bu adamı hatırladığım an Nazlı aklıma geldi. Neydi adamın adı... Yankı.

Onun karşısında olan adama bakışlarım gittiğinde gözlerim açıldı, bu alışveriş merkezinde Raya'yla tartışan adamdı. Hepsi sadece birer oyundu, en başından beri peşimdeydi, doğru zamanı vurarak benim buraya gelmemi bekledi demek. Sert bakışlarım karşımda her hareketimi izleyen Karahan'a döndü.

Tutsak                                                              (Tamamlandı)Where stories live. Discover now