Davet

1.8K 198 300
                                    

bölümü okurken multideki şarkıyı açıp bittikçe başa sarmanız hayati önem taşıyor..



''İkinci kata basabilir misiniz lütfen?''

Valery birinin ona seslenmesiyle irkildi ve sesin geldiği yöne baktı. Elinde büyük bir kutu taşıyan genç cümlesini tekrar etti. ''İkinci kata basabilir misiniz? Elim dolu da.'' Valery tuşa basarken ''Pardon, dalmışım..'' diye mırıldandı. Çocuk gülümsedi. ''Sorun değil.''

Asansör önce eksi ikideki stüdyo katına indi. Valery asansörden çıkarken ''İyi günler.'' dedi ve kapılar kapandı. Derin bir nefes aldı, iki gündür başının üzerinde dolaşan bu dalgınlık bulutlarından kurtulmalıydı artık.

Cumartesi günü Scott ile görüşmelerinin üzerinden iki gün geçmişti. Pazar günü Valery için zordu, durmadan evin içinde dolanmış ve hep düşünmüştü. Derek ve Gale'in planını, kendi planını, Tom'u, bundan sonra olacakları.. Ama artık Pazartesi gelmişti; hem haftanın ilk iş günü, hem de davet günü. Sette işleri bittikten sonra otele geçip Tom'u hazırlayacaklardı, bu dalgınlıkla onun dikkatini çekmek istemiyordu. Suratındaki sıkıntılı ifadeyi silmeye çalıştı. Sophie ona her zaman stresli ve korkmuş göründüğünü ve bunu herkesin fark ettiğini söyledikten sonra yüz ifadelerine özellikle dikkat ediyordu artık.

Kulise geldiğinde içeride kimsenin olmamasıyla rahatladı, henüz biriyle iletişime geçmeye hazır değildi. Montunu çıkarıp askıya astıktan sonra aynada kendine baktı, mini beyaz triko elbisesiyle güzel görünüyordu. Aynada kendine bakarken ne kadar heyecanlı olduğunu fark etti.

Tom'u göreceği için heyecanlıydı. Aslında bu heyecanı hep yaşıyordu ama bu seferki biraz daha farklıydı. Çünkü bu seferkinde buruk bir telaş da vardı heyecanın yanında. Tom'un hayatından çıkmaya karar verdiği için artık sınırlı zamanları kalmıştı. Tom rolü alana kadar yaşayabilecekleri kadar anıyı yaşamak istiyordu Valery, bu yüzden acele etmek zorundaydı. Söylenecek her şey söylenmeli, yaşanacak her şey yaşanmalıydı. Bittiğinde ve Valery gittiğinde ise her şey şu an hissettiği heyecan gibi buruk kalacaktı. Buruk bir gülümsemeyle, buruk bir veda edecekti ona.

Aynada baktığı suratına buruk olmayan, gerçek bir gülümseme kondurdu ve işe koyuldu. Erken geldiği için ortalıkta az kişi vardı. Normalde her sabah Steph ile birlikte yaptıkları işleri tek başına yaptı bu sefer. Sonra kulisi temizledi, etrafta dolaşıp set asistanlarına yardım etti. Bir gün bu işten ayrılacağının hep farkındaydı, ama artık ne zaman ve nasıl ayrılacağı belli olduğu için her şey gözüne daha hüzünlü geliyordu şimdi. Kendine itiraf etmekten çekinmiyordu, burayı özleyecekti.

Bir saat sonra stüdyo dolmuş, Steph de gelmişti. Kulise girip Valery'nin her şeyi erkenden hallettiğini görünce şaşkınlıkla havalandı kaşları. ''Erken gelip işleri tek başına yapmak.. Senden beklenmeyen şeyler.'' diye mırıldandı arkasında duran Valery'e dönüp. ''Umarım bir gün sen de senden beklenmeyen bir şey yapıp ne kadar çok çabaladığımı görürsün.'' dedi Valery. Artık burada sayılı günleri vardı ve Steph'in onu ezmesine izin vermeyecekti.

Steph şaşırtıcı bir şekilde ona cevap vermedi, halbuki Valery yine bir tartışmanın fitilini ateşlediğinden emindi. Böylesi daha iyiydi, keyfi yerindeydi ve öyle kalmasını istiyordu. Steph kulisten çıkınca peşinden gitmek yerine olduğu yerde kaldı. Tom geldiğinde onunla yalnız kalıp konuşmak istiyordu. Geçen hafta hem ikisi de yoğun çalıştığı, hem de Valery depresif bir ruh halinde olduğu için hiç konuşamamışlardı. Sanki uzaklaşmış gibilerdi.

Valery'nin aklında düşünmekten bile çekindiği bir ihtimal vardı, Tom'un ondan sıkılmış olma ihtimali. Çünkü geçen hafta belki de ilk tanıştıkları günden beri sürekli yaptığı şeyi yapmıştı; ondan kaçmış, iletişim kurmamış, kendi kabuğuna çekilmişti. Tom artık onun bu tavırlarından sıkılmış olabilirdi, sonuçta kimse Valery'e katlanmak zorunda değildi. Kendisinden sıkılmışsa ona kızamazdı, ama sıkılmamış olmasını çok istiyordu.

Paparazzi | Tom HiddlestonWhere stories live. Discover now