Yalan

1.6K 196 434
                                    

bölüm şarkısı: halsey ft. quavo- lie (multi'de)
oylarınızı, yorumlarınızı eksik etmeyin. iyi okumalar🖤


Sakin ol, Valery. Sakin ol. Derin bir nefes al. Bir, iki ve üç. İşte böyle. Sakin ol, bunu yapabilirsin.

Hep bu anı düşünmüştü. Yakalandığında ne hissedecekti? Kalbini parçalayacak türden bir üzüntü mü, yoksa hemen orada yok olmak istemesini sağlayacak kadar büyük bir utanç mı? Belki de bütün vücudunu titretecek türden bir korku duyardı, ya da paralize olur; hiçbir şey söyleyemeden olduğu yerde kalırdı. Belki de artık her şey bittiği için mutlu olur, rahatlardı.

Bütün seçenekleri düşünmüştü, ama şu an hissettiği tek hissi aklına getirmemişti: yorgunluk. Chris tam karşısında, ona ateş saçan gözleriyle bakarken; Tom ortamdaki gerginliğin sebebini anlamak istercesine Valery'nin yüzünü incelerken, o sadece ne kadar yorgun olduğunu düşünüyordu.

Sanki çok uzun süredir koşuyordu ama ne kadar yorulduğunu da saklıyordu. Ve şimdi tam da o anda; dimdik durmaya zorladığı vücudu, hep düzene sokmaya çalıştığı soluğu ve titremesini durdurmak için çabaladığı elleri rol yapmayı bırakmıştı.

İşte şimdi, her şey bitmişti. Ne kadar yorgun olduğunu saklamasına gerek yoktu artık. Omuzları düşmüş, soluğu hızlanmış, elleri titriyordu. Çok yorulmuştu. Artık bunu ondan saklayamazdı.

Chris, gözlerini kısmış onun yüzüne dikkatle bakarken ''Sen..'' diye mırıldandı. Tom ona döndü. ''Sorun ne, Hemsworth?''

Chris, parmağıyla Valery'i işaret etti. ''Seni tanıyorum. Sen oteldeki kızsın.''

İnkar et, sonuna kadar inkar et. Hiçbir kanıtı yok.

İnkar etmesi ne işine yarayacaktı ki? Artık tek bir yalan daha söyleyecek gücü kalmamıştı. Ama böyle olmasını planlamamıştı, Tom böyle öğrenemezdi. Chris'ten kurtulmalı, onunla baş başa kalmalı ve her şeyi, kendi istediği gibi, ona açıklamalıydı.

''Ben neden bahsettiğinizi bilmiyorum.'' dedi Valery. Sesi düz, sırtı yine dimdikti. İçinde fırtınalar kopuyordu ama dışarıdan sakin bir deniz gibi görünüyordu. Çok yorgundu, ama son kez koşacaktı. Bunu yapmak zorundaydı.

Tom, elini Chris'in omzuna koydu. ''Valery benim asistanım. Otelde beni hazırlamaya gelmişti.'' diye açıklama yaptı. Chris, onun elini omzundan çekti başını iki yana sallarken. ''Hayır.'' dedi. ''Hayır, o sabah oteldeydi. Oteldeki kız buydu.''

Tom, Valery'e döndü. ''Neden bahsediyor?''

''Anlamıyorum.'' dedi Valery. Ama sakin deniz, taşkın dalgalara yenik düşüyordu. Gözleri dolmuş, suratı bembeyaz olmuştu. Tom ona baktı dikkatle, bakışları Valery'nin yüzünü delip geçiyor; sanki derisinin ve kafatasının arkasındaki zihnine giriyordu.

Chris tekrar konuştu. ''Tom, beni dinlemelisin. Bu kız o kız.'' Valery'e döndü, bakışları ateş saçıyordu. ''Sakın yalan söylemeye çalışma.''

Tam o sırada Tom'un ismi okundu, sahneye çağrılıyordu. Tom ikisine baktı. ''Sahneye çıkmam lazım, ödül vereceğim. Buradan ayrılmayın, ben indikten sonra konuşacağız.'' Yanlarından ayrılmadan önce tekrar onlara baktı. ''Eminim bir yanlış anlaşılma vardır.''

Tom sahneye doğru giderken, Valery'nin kendine güvenen duruşundan geriye kalan ufak tefek kırıntılar da yok olmuştu. Onun uzaklaşan sırtını izlerken düşündü. Çok az zamanı ve sadece iki seçeneği vardı.

Ya burada kalır, ya da giderdi.

Aylardır kaybedeceğini bildiği bir oyunu oynuyordu. Son bir kez daha oynayamaz mıydı?

Paparazzi | Tom HiddlestonWhere stories live. Discover now