Asık Surat

1.5K 201 85
                                    

Valery kaybettiği halde yenilgiyi kabullenemeyen acımasız komutanı tarafından savaş alanına geri gönderilen bir asker gibi hissediyordu. Asansörden çıkıp sete doğru yürürken ayakları geri geri gidiyor, içeri girdiğinde onu bekleyen manzarayı merak ediyordu. Belki de odaya girenin o olduğunu bir şekilde öğrenmişlerdi ve hepsi hesap sormak için toplanmış onu bekliyordu. Kendine kızdı, bu paranoyak düşüncelerin onu ele geçirmesine izin vermeyecekti. Öyle bir şey olsaydı onu şirketin kapısından içeri almazlardı.

Stüdyonun kapısını eliyle iterken derin bir nefes aldı ve içeri girdi. İşte, her zamanki alışıldık manzara. İnsanlar çalışıyor, asistanlar etrafta koşturuyordu. Oyuncular için çeşit çeşit yemeklerin dizildiği masanın yanından geçip kulise doğru yürürken etraftakilerin tavırlarında bariz bir değişiklik olduğunu fark etti Valery. Stüdyo kısmındakiler her zamanki gibiyken kulise doğru ilerledikçe insanların hareketleri farklılaşıyordu. Herkes birbiriyle bir şeyler konuşuyor ve yüzlerindeki şaşkın ifadelerle etrafa bakıyordu.

"Tabii ki haberleri var." diye düşündü Valery. Birinin gizlice Tom'un odasına girdiği dedikodusu hemen yayılmış olmalıydı.

Kulise girdiğinde etrafın şüpheli bir şekilde boş olduğunu gördü. Çok erken gelmemişti, hatta geç bile kalmış sayılırdı. Stephanie normalde bu saatte çoktan kuliste olurdu. En ufak detaylar bile Valery'nin tüylerini diken diken ederken hiçbir şey olmamış gibi işini yapması gerektiğine karar verdi. Günlük rutinini tekrarladıktan sonra kulisten çıkıp stüdyoda dolaştı. Birkaç kişiyle ayaküstü sohbet edip olayın ne kadarını duyduklarını öğrenmek istiyordu ama Sophie ve Kevin hariç hiç kimseyle yakın değildi, gidip bir anda muhabbet açamazdı. Sophie ve Kevin da etrafta görünmüyordu.

Sophie Jon ile olmalıydı. Peki Kevin neredeydi? Valery onu aramaya karar vermişken Tom, Jon, Sophie ve Steph'in stüdyoya girdiğini gördü. Yönetmenin yanına gidip bir şeyler konuşmaya başladılar. O sırada Sophie etrafa bakarken Valery ile göz göze geldi. Valery dudaklarını oynattı. "Neler oluyor?"

Sophie onun yanına doğru adımlarken "Tanrım.." diye mırıldandı. "Neler oldu bir bilsen." Valery berbat rol yeteneğiyle "Ne oldu?" diye sordu. Zaten çoktan yaşadığı şeyleri Sophie'den dinlerken ilk kez duyuyormuş gibi davranmak zor olacaktı. "Telefonlarımı açsaydın anlatacaktım. Neden dünden beri sana ulaşamıyorum?" Valery Sophie'nin bu sorusuyla elini cebine atıp telefonunu çıkarttı.

"Ah.. Telefonumu dün gece yemekte kapadım, eve gidince de direkt uyuduğum için açmak aklıma gelmedi. Sabah da uyanıp hemen sete geldim zaten." derken telefonun açma tuşuna uzunca bastı ve ekran aydınlandı. "Sen diyene kadar açmak aklıma bile gelmemişti."

Sophie aceleci bir ses tonuyla konuştu. "Tamam, her neyse. Olay şu, dün gece davette birisi Tom'un otel odasına gizlice girmiş!"

"Hırsız mı?"

"Hayır, yani hırsız olamaz. Hiçbir şey çalmamış." diye cevap verdi Sophie.

Valery mırıldandı. "Belki de çılgın bir hayran falandır?" Sophie onu başıyla onaylarken "Mona da böyle düşünüyor." dedi. Yüzünde garip bir ifade vardı, bir şey söylemek istediği ama çekindiği belliydi. "Of.." diye mırıldandı. "Mona demişken.. Bunu sana söylemeyecektim ama zaten bir başkasından duyarsın, o yüzden ilk benden duy. Mona da otel odasındaymış."

Valery sahte bir şaşkınlıkla "Mona mı?" diye sordu. "Orada ne yapıyormuş ki? Yoksa o ve Tom?"

Sophie ellerini kaldırdı. "Tamam, kulağa nasıl geldiğini biliyorum. Ama düşündüğümüz gibi değil, ben de ilk öyle sanmıştım. Aslında Mona davette çok sarhoş olmuş ve dışarıda paparazziler olduğu için otelden çıkmak istememiş. Tom da onu odasına çıkartmış, ama Mona'da oda kartı yokmuş. Bu yüzden Tom'un odasına girmişler."

Paparazzi | Tom HiddlestonWhere stories live. Discover now