1.4

72.2K 5.4K 2.5K
                                    

Selamün aleykümmmm

Öncelikle şuna bir açıklık getireyim, bana diyorsunuz ki bölümler kısa, uzun olsun. Arkadaşlar benim normal yaşantım da var lütfen bunu unutmayın, her gün bölüm atıyorum ama eğer isterseniz bir tercih hakkı sunayım size;
Haftada 3 gün, uzun bölüm mü?
Yoksa her gün bölüm mü?

Ona göre hareket edeceğim çünkü siz uzun bölüm dedikçe, aklıma belirli günlerde bölüm atmak geliyor. Her gün bölüm atmama rağmen bu durumdan şikayetçi olan kardeşlerim için diyorum ❤️ anlayışınız için teşekkürler.

Keyifli okumalar

***

Baş ağrısıyla uyandığım yeni bir günde Ecrin'in dırdırını dinlemek işkence gibiydi. Baş ağrısına katlanabiliyordum, ya da en azından ağrı kesici içince geçiyordu. Ama Ecrin'i susturmak için yapabileceğim bir şey yoktu.

"Abi ezan okurken nasıl şaşırmıyorsun?"

"Boğazının ağrıdığı oluyor mu?"

"Ellerini neden kulağına koyuyorsun okurken?"

En sonunda yanamayıp "Yeter!" diye bağırdığımda korkuyla geriye sıçradı. Daha sonra küskün bir bakış atıp "Ne dedim ki şimdi?" Diye mırıldandı.

Gözlerimi yumduğumda içeriye Mustafa abim girmişti. Bir bana baktı, bir de Ecrin'e. Daha sonra koltuktaki yastığı alıp hunharca yanımdaki kardeşime attığında Ecrin'in tiz çığlığı sardı evi. Ben yüzümü buruştururken Mustafa abim kahkaha atarak gülüyordu.

Kafamı iki yana salladığımda odaya annem geldi bu kez. Elindeki toz bezi ile abime vurduğunda ben araya karışmamak için yanından sıyrılacaktım ki, anında beni yakalayıp bir fiske de bana vurmuştu.

"Sen nereye?" dedi ellerini belinde birleştirip. İftarımızı yeni açmıştık, çocuklarla yediklerimizi sindirmek için yürüyüş yapma gibi bir planımız vardı ama annemin gözleri 'bana lazımsın' der gibi bakıyordu. "Bir kaç poşet var, Fahriye Teyzenlere bırak gel bir koşu."

Sesimi çıkartmadan annemi dinleyip onaylayınca elime iki poşet tutuşturdu ve beni evden postaladı. Ortanca olmak her zaman en kötüsüydü sanırım...

Dışarı çıktığımda elimdeki poşetleri sıkıca tutarak ilerlemeye başladım. İleride gördüğüm Ammar ve Yasir ile adımlarım oraya doğru götürdü beni. Yasir beni fark ettiğinde eliyle göbeğini ovmayı bırakmıştı.

"Ben ve midem şuan çok mutluyuz müezzin. Ezanı okuduğun için teşekkür ederiz."

Ammar, ikizinin kafasına vurduğunda gülmeye başladım birden. Çocuk normal değildi, böyle biri görmemiştim daha önce.

Elimdeki poşetleri fark ettiklerinde "Nereye?" diye sordu Ammar ellerini ceplerine sokarken. İri olan bedeni ellerini pantolonun cebine koyduğunda omuzlarının genişliğini daha da belli etmişti. Dalgalı siyah saçları,ikizi Yasir ile tek ortak noktalarıydı sanırım.

"Şu poşetleri az ilerideki komşuya götüreceğim. Gelin beraber yürüyelim."

Kafalarını salladıklarında birlikte Fahriye Teyzelere doğru yürümeye başladık. Aklıma gelen kişi ile birden içimi bir heyecan oluşturduğunda inanamadım kendime.

Ne yapıyorsun sen Musab? Kendine gel oğlum.

Çocuklarla oyalana oyalana sonunda varış noktasına ulaştığımızda onlar bir köşede beklerken ben poşetlerden birini diğer elime geçirerek stresle vurdum kapıya. Dudağımı dişleyip kapının açılmasını beklediğim sırada içeriden gelen sesler yüzünden gülmemek için kendimi zor tuttum.

Müezzin | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin