2.7

55.2K 4.6K 1.5K
                                    

Selamün aleyküm

Gece bölüm atamadım bazı sebeplerden ötürü, bu yüzden şuan atıyorum. Muhtemelen diğer bölüm de yarın bu vakitlerde gelir.

***

"Lan oğlum, çok heyecanlandım ben!"

Boğazımı sıkan kravatı gevşetmeye çalışırken Melih elime vurdu ve, "Düzgün dur, gideceğiz şimdi." diyerek engel oldu bana. Annemler evde hazırlık yaparken bizim çocuklar ve Murat Abi ile Cihat Abinin minik kafesinde toplanmıştık. Babam çıktıkları an mesaj atacaktı ve biz de onların yanına gidecektik hemen.

"Abim damat oluyor sıra da bana geliyor, gel bana güzel Hilal'im, kalbimi çalan sevgim haydi halaya." Yasir neşeyle şarkı söyleyerek kapıdan içeri girince ellerini çırptı. "Eller havaya!"

Ona dönüp gözlerimizi devirince Ammar yanımıza gelip bizimle tokalaştı. Daha sonra sırıtarak bana baktı ve, "Heyecanlı mısın lan?" diye sordu.

"Nefes nereden alınıyordu?" diye sordum karşılık olarak. Gülmeye başladıklarında Murat Abi ve Ammar yan yana bizi izlemeye başladılar. İkisi öyle iyi anlaşmıştı ki, şaşıp kalmıştık.

Telefonum titreyince babamın aradığını gördüm ve meşgule attım.

"Babamlar çıkmış!"

Heyecanlı sesime karşılık olarak hepsi toparlandı ve çıktık kafeden. İçim içime sığmıyordu resmen, bu geceyi kalp krizi geçirmeden atlatsaydık bari...

Babam ve annemlerle sokağın ortasında bir araya geldiğimizde Yasir, "Biz neden aşiret gibi gidiyoruz istemeye?" diye fısıldadı Melih'in kulağına. Ecrin sabahtan beri Mihra'nın yanındaydı, erkek tarafı mı kız tarafı mı belli değil!

En sonunda evlerine varınca Babam kapıya vurdu. Gerginlikten elim kravatıma gideceği sırada Melih tekrar vurdu elime. Bir kaç dakika sonra kapıyı Ecrin açtığında kötü kötü baktım ona. Benim bakışlarımı umursamayıp kapıdan çekildi. Mihra'yı görünce içimdeki his daha da artmaya başladı, istemeden direk evlensek ne olurdu sanki?

Bizimkiler içeri girdiğinde en sona ben kalmıştım. Hilal ve Mihra kapıda beklerken elimdeki çiçeği Mihra'ya uzattım. Tebessüm edip elimden alınca ağzımı açıp konuşamayacak hâle gelmiştim resmen.

Salona geçtiğimde tek boş yerin Murat Abinin yanı olduğunu gördüm. Geçip oturduğumda içeriye göz attım. Mihra'nın arkadaşları burada değildi, mutfakta olmaları lazımdı Ecrin ile. Annemler babamların uzağında sohbet ederken Murat Abi kulağıma eğildi.

"Musab, bu Ülkü niye beni her görüşünde bir şey düşürüyor oğlum?"

Şaşkınlıkla ona baktığımda kendisini açıklama gereği hissetti.
"Siz kapıdan girerken ilk ben girdim mutfak boştu, su içeyim dedim. Su içerken balkondan o çıktı elindeki bardağı düşürdü bu sefer. Acaba korkuyor mu?"

Gülmemek için kendimi sıkarken, "Bence onun sebebi korkmak değil abi." dedim sırıtarak. Kaşlarını çatıp bana baktığında omzuma vurmuştu sertçe.

Zaman geçince içeriye elinde tepsiyle Fatih'in girdiğini gördüm. Kahveleri dağıtmaya başladığında yüzünde bıkmış bir ifade vardı. Sıra bana gelince, "Enişte şu kurdelesi olan seninmiş." dedi. Ecel teri dökmem gereken anlardaydık. Kahvemi aldığımda Mihra ve kızların kapıdan baktığını görmüştüm.

Besmele çekip kahveyi aniden kafama diktiğimde hissettiğim tuz, karabiber ve pul biber tadı yüzünden kusacak durumdaydım. Daha yeni iftar açmıştım be! Suyuma uzanacağım sırada Murat Abi sırıtarak benden önce uzandı ve kafasına dikti. İçimden ona saydırırken onun da öksürmeye başlamasıyla bu defa sırıtan ben oldum.

Müezzin | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin