2.0

63.3K 4.4K 2.2K
                                    

Selamün aleykümmmmm

***

"Olmaz diyorum anne!"

Sinirle oturduğum yerden kalkarken ses tonumun anneme karşı yükselmemesi için efor sarfediyordum. Keşke aynı eforu beni sinirlendirmemek için deneseydi!

"Oğlum bir dinle, tanış görüş ne var bunda?" diye sordu annem hâlâ ısrarla. Hayatımın en sinirli anını yaşıyordum şuan sanırım. Gözlerimi sımsıkı yumdum, annemin bana neden evlilik konusunda bu kadar kafayı taktığını bilmiyordum, Mustafa Abime böyle yapmıyordu.

"Dinleyecek bir şey yok, olmaz diyorum."

Annem yanıma oturduğunda elini elimin üzerine koydu, yumuşak bir yüz ifadesiyle bana bakarak, "Kestane senin çocukluktan beri tanıdığın biri Musab. Baban da bende kızımız gibi seviyoruz onu biliyorsun." dedi.

Gözlerimi anneme dikerek "Seven sizsiniz anne, ben değilim. İstemiyorum evlenmek felan." dedim sitemle. Anlamıyordu, kalbimde biri varken nasıl başkasını tanımak isterdim ben?

Acaba anneme söylese miydim?

"Gül gibi kızı beğenmiyorsun ya, ne diyeyim ben sana oğlum!"

Annem sinirle elini elimden çekince, "Kalbimde başkası varken başkasına bakamam anne." diyerek derin bir nefes aldım. Annem sözlerimden sonra şok ile bana baktığında gözlerini kocaman açmıştı, böyle bir şey beklemiyordu anlaşılan.

Eliyle ağzını kapatıp, "Kime kaptırdın gönlünü? İndirme benim kalbime." dedi şaşkınlıkla. Ona cevap vermeden koltuktan kalktığımda hızla çıkmıştım oturma odasından.

Bana Kestane ile evlen diyordu.

Birden bire ne olduğunu anlamadan annemi karşımda ciddi bir şekilde benimle konuşurken bulmuştum. Anlattığı kadarıyla Kestane annesine benden bahsetmişti ve annesi de anneme söylemişti kızının hissettiği şeyleri. Bunu duyan annem durur mu? Hemen tutturdu istemeye gidelim diye. Bilmiyordu ki benim kalbimdeki kişi bambaşka biriydi.

Odama geçtiğimde kendimi yatağıma bıraktım. Günümü zehir ettikleri için içimde öyle bir sinir vardı ki, Kestane'ye karşı içimde büyük bir öfke oluştu.

Kesinlikle Kestane ve Bekir evlenmeliydi.

Bekir'i dün görmüştüm en son. Gördüğüm an ağzını yüzünü kırmak istemiştim şahsen ama sonra kendime geldim, çocuk sadece isteyeceğini söylemişti. Ben nasıl karışırdım ki?

Bal gibi de karışırdım!

Resmen efendi olan kişiliğim bir kıskançlık yüzünden yerle bir olmak üzereydi. Bu böyle olmayacaktı, gidip bir an önce Mihra'ya nikahı basmam gerekiyordu yoksa bize rahat vermezlerdi. Gerçi onun gönlü olup olmadığını bilmiyordum ama şuana kadar kimseyi sevmeyen kalbim, aniden buyur ettiği kişiye sahip çıkmakta kararlıydı.

Ya vermezlerse?

"Bana vermeyecekler de o Bekir denen adama mı verecekler! Basarım düğünü!" diyerek kaşlarımı çattım. Evet yavaş yavaş delirme aşamasına ulaşmıştım. Benim Mihra ile konuşmam lazımdı, ama nasıl olacaktı?

Hilal?

Hızla telefonumu elime aldığımda süt kardeşime sımsıkı sarılmak istiyordum şuan. Bu kız da olmasa kalakalırdım.

Musab: Çiçeğim bakar mısın bir? (17.08)

Sarı Kız: Çiçeğin seni yer, baktım

Musab: Hilal, bir kaç bir şey söyleyeceğim bunları Mihra'ya iletir misin?

Sarı Kız: Tövbe Bismillah, korktum şimdi

Müezzin | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin