1.9

66.7K 5.3K 2.2K
                                    

Selamün aleykümmmm

Bugün boş yaparak sizi oyalamayacağım hadi bölüme geçin ksnsndjxj

***

Genç kız annesinin aldığı poşetleri elinden alırken sıcak olan hava yüzünden ağzı kurusa da modunu yüksek tutmaya çalıştı. Annesinin zorlanmasındansa, kendisinin zorlanmasını tercih ederdi.

"Akşama ne yemek pişirsek Gül?" diye sordu Sezen Hanım. Kızının elinden iki poşet aldığı sırada itiraz etmesine izin vermeden ilerlemeye devam etti.

Gül, annesinin sorusuna karşılık bir yandan yürürken bir yandan da düşünmeye başladı. "Bilmem ki anne, çok fazla bir şey yapmayalım. Kalıyor sonra."

Sezen Hanım kızını onaylarken karşı tarftan gelen genç adamı görünce yüzünde tebessüm oluştu. İki gün önce tanışmışlardı o ve kardeşiyle, kendi oğulları gibi görmeye başlamıştı bile. Hem yetim hem öksüz olan bu iki genç onun içini acıtıyordu.

Ammar, yanlarından geçeceği sırada Sezen Hanımın, "Nasılsın oğlum?" diye sormasıyla efendi duruşundan ödün vermeden selam verdi.

"İyiyim Sezen Teyze, seni sormalı?"

Gül, annesi ve Ammarın biraz uzağındaki kaldırıma geçmiş oturmuştu. Öyle çok yorulmuştu ki annesi yüzünden, bir de ayak üstü sohbetleri yüzünden dikilemezdi.

İçten içe Ammar'ın iri cüssesinden korkmuştu biraz. Suratındaki ifade öyle ciddiydi ki, bir an acaba gülse nasıl durur diye düşünmeden edemedi. Sonra kafasını iki yana sallayıp saçmaladığını anlayınca eline taş alıp zemine şekiller çizmeye başladı sıkıntıdan.

"Hamdolsun oğlum, bir sıkıntı veya ihtiyacınız olursa çekinmeyin sakın." dedi Sezen Hanım. Daha sonra neşeli bir tonlama ile, "Yasir oğlum sağolsun mahallemize neşe geldi." diye devam etti konuşmasına.

Gül, sıkıntıyla kafasını kaldırdığında refleks ile bakışları genç adama değdi. Ammar'ın güldüğünü gördüğünde gözleri kocaman açılmıştı. Adamın gamzesi vardı!

Hemen utançla başını çevirip içinden tövbe etti ve gözlerini yumdu.

Gamzesi olan biri neden hiç gülmezdi ki?

Başında bir karartı hissettiğinde şaşkınlıkla kaldırdı başını. Ammar, belirli bir mesafeden yanına bıraktığı poşetleri alıyordu. Ağzı açık bir şekilde annesine dönünce Sezen Hanım, "Oğlum neden zahmet ettin, taşıyorduk biz." diye yakındı.

"Sanki sen taşıyorsun anne." diye mırıldandı Gül sessizce.

"Ne zahmeti Sezen Teyze?"

Ammar, önden ilerlerken Gül annesini kolundan çekiştirdi ve, "Niye izin veriyorsun anne? Millet bizim uşağımız mı?" diye sitem etti. Aslında sorun bu değildi, adamın iri cüssesiydi.

"Sus kız, yüzün yamuldu poşetleri taşıyacağım diye, hâlâ mızmızlanıyorsun."

Gözlerini devirip yürümeye devam ettiklerinde evlerine varmışlardı sonunda. Ammar, poşetleri kapıya bıraktı, ve Sezen Hanıma döndü.

"Herhangi yapabileceğim bir şey olursa çağırman yeter Sezen Teyze."

Gül, karşısındaki adamın düşünceli tavırları karşısında az da olsa korkusunu dindirmeye çalıştı. Ürkek bir kız olabilirdi ama adamı canavara benzetmek neydi?

Genç kız bunları düşünürken Ammar arkasını dönüp camiye doğru yol aldığında aklında sadece kızın ona olan ürkek bakışları kaldı. Yüzünde tebessüm oluştuğunda kafasını iki yana salladı.

Müezzin | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin