3.0

48.5K 4.3K 683
                                    

Selamün aleyküm

Biz geldikkkkk özlendiniz güzellikler...

***

"İçimde ne kadar his varsa, gömdüm onu toprağa. Bir insan bu denli sevebilir miydi? Ben sevmiştim, dikenleriyle, yollarda bata çıka. Simsiyah bir sis gibi kapladı bu hisler beni, gömdüğüm topraktaki karartı gibi hapsettim ben içimdeki seni."

Ülkü, gözündeki yaşlarla kitaptaki satırları seslendirirken onun acısı bana geçmiş gibi yutkunmuştum. Onunla yalnızdık bizim evde ve çok sevdiği kitaptan altını çizdiği satırları okuyordu. Satırlar öyle çok ona benziyordu ki, sanki kendisini okuyor gibiydi.

"Üzüntülerin hepsi geçecek, mutluluk elbet seni de seçecek."

Sayfayı çevirdiğinde burnunu çekip, "Unuttum seni." dedi kitaptaki başka bir satırı okuyarak.

Yeniden sayfayı çevirdi ve bu defa gülümseyerek baktı gözündeki yaşlarla satıra. "Unuttum dedim, yalan söyledim."

Dayanamayıp kitabı elinden aldığımda elleri havada kaldı bir müddet. Daha sonra hıçkırıklara boğulduğunda kendime çekip sıkıca sarıldım. Onun ağlayışı benim de gözlerimden yaşlar boşalmasına sebep olurken canının bu denli yanması beni kahrediyordu.

"Niye geldi ki!? Ben ne güzel yaşıyordum onun varlığını görmeden!"

Bir kaç dakika omzumda ağladıktan sonra hızla kaldırdı başını omzumdan.
"Gideceğim buradan."

Şok ile ona bakıp "Ne saçmalıyorsun sen?" diye sorduğumda aniden yanımdan kalktı ve aynanın karşısına geçerek yanaklarını sildi.

"Bu defa yıkılan ben olmayacağım, ya buradan çekip gideceğim, ya da onu öyle bir yok sayacağım ki, uçup gidecek benden tamamen."

Kararlı olan tutumu karşısında sessiz kaldım. Daha sonra aklıma gelen şey ile, "Neden giden sen oluyorsun? Gidecekse o gitsin." dedim kaşlarımı çatarak..

Şalını bağlarken, "O çoktan gitti." dedi mırıldanarak.

Anlam veremiyordum, Murat Abiyi çok severdim fakat bu sıralar tuhaf şeyler oluyordu sanki. Musab ile buluştuğumuzda Hilal, Murat Abiyle ilgili bir ton sormuştu ve Musab sert bir ifadeyle bu konu hakkında konuşmak istemediğini belirtmişti.

Aklıma gelen şey ile kaşlarımı çattım. Ülkü hazırlandığında onu uğurlamak için ayağa kalkınca beni durdurup sarıldı ve çıktı evden.

Telefonumu hemen elime aldım, Hilal'e mesaj attım.

Mihra: Hemen Musab'a mesaj at, iki saat sonra buluşalım. Şu nişan işini falan konuşalım

Civciv: Çok gerildim şuan aşsndlsnsnfc

Civciv: İki saate hazır ol, ben söylerim ona

Mesaja görüldü atıp dolabıma ilerledim ve üstümü değiştim.

Ülkü'nün üzülmesi canımı yakıyordu...

***

"Nişan işi kolay da, kına falan bunlar sana kalmış." dedi Musab ellerini masada birleştirerek.

"Kızlar ile normal bir eğlence yaparız kendi aramızda, düğün istemiyorum zaten."

Kafasını olumlu anlamda sallayınca gözlerimi kıstım ve, "Murat Abiye söyledin değil mi?" diye sordum pat diye. Gözleri şaşkınlıkla açılınca derince yutkundu.

"Kim? Ben mi?"

"Masa da sözlüm olarak sen oturduğuna göre?" dedim kinayeyle. Gözlerinde bir parlama oluşunca sırıtmaya başladı.

Müezzin | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin