2.3

66K 4.8K 2K
                                    

Selamün aleyküm...

***

Yasir'den...

Aynada saçımı yaparken hoşuma gitmeyince geri dağıttım elimle. Kendimi özellikle dağınık saçlıyken hoş buluyordum.

Tabi siz aldanmayın, her halimle yakışıklıyım.

Banyoda işim bittiğinde oturma odasına geçtim hemen. Ayı gibi uyuyan Ammar'ı elimle dürtünce koluma vurmasıyla köşedeki yastığı alıp kafasına geçirdim. Gözlerini hızla açtığında, "Yasir katil olacağım lan artık!" diye bağırdı sinirle.

Siz buna da aldanmayın, çok sever beni.

Onu öyle bırakıp masadaki bitmiş çikolatalı sütü aldığımda gözlerini devirdi. Boş süt kutusunu ikizime fırlatıp kaçtım hemen oradan. Arkamdan ne dedi bilmiyorum, hızla çıkmıştım evden.

Bugün Hilal'im ile buluşacaktık sonunda.

Tabi yanında müezzin de gelecekti, umarım abi dayağı yemezdim. Gerçi benim minnoş halime kıyamazdı kimse, Ammar dışında. O benim yalaka bir insan olduğumu söyleyip duruyordu, harikulade bir insandım bence beni kıskanıyordu.

Aslında neşeli olan kimliğimin altında yatan yaralı çocuğu kimse görmüyordu. Yaşadıklarım kolay şeyler değildi, kendi yurdumuzdan atılmıştık, annemiz babamız ölmüştü. Başka bir ülkede yeniden yaşamaya başlamak kolay mıydı? İnsanlar bunu anlamıyordu.

Bu ülkeye ilk gelişimizde insanlar bize hastalıklı biriymişiz gibi bakıyordu. Halbuki Müslümandık, ne önemi vardı hangi ülkede yaşadığının? Ben kendi ülkemi unutup bu ülkeyi benimsemiştim artık. Yeri geldiğinde düşünmeden canımı bile verirdim, başka ülkeden gelmiş olmam insan olduğum gerçeğini değiştirir miydi?

Başlarda çok hırpalandık aslında. Herkes aynı değildi elbette, vicdanı olan da vardı vicdansız olanlar kadar.

Neyse, geçmişi düşünüp o anları tekrar yaşamak istemezdim.  Güzel bir işim vardı, arkadaşlarım gibi.

Musab ile karar verdiğimiz kafeye geldiğimde içimde oluşan heyecan ile içim kıpır kıpır oldu. Hayır yani beni bilirsiniz, kimi zaman diken kimi zaman kurşun!

Kafeye girince bakışlarım masaları taradı. En sonunda Musab ve bana arkası dönük olan Hilal'imi gördüğümde yüzümdeki gülümseme ile yanlarına doğru yürüdüm. Musab beni görünce ayağa kalktı, dik dik bakıp, "Gözüm üzerinde Yasir." dedi ciddi tutmaya çalıştığı yüz ifadesiyle. Hilal'i nasıl ikna etti bilmiyordum ama asıl ikna etmesi gereken bendim.

Eh, bunu da eşsiz cazibemle başarabilirdim sanırım.

Masaya oturduğumda karşımda olan kızın hayal ürünü olup olmadığını sorguladım. Musab yan masamıza geçince stresle ellerimi masada birleştirdim. Lan ben böyle birisi değildim, ne bu gerilmeler felan?

En sonunda kafamı kaldırınca o da bana baktı. Gözlerimi yumdum bir an, hayatım boyunca ilk kez böyle bir an yaşıyordum ve tabiri caizse sırtımdan ter akıyordu. Derin bir nefes aldığımda hiç beklemediğim bir an, "Nasılsın?" diye sordu narin sesiyle.

"Sen sordun ya, iyi oldum şuan." dedim pat diye. Kendimi tutamazdım, aklıma ne gelirse dilime vuruyordu hemen. Sözlerimden sonra gülerek başını önüne eğdiğinde zaman durdu o an.

Tövbe bismillah, gerçek mi lan bu?

Biraz daha sustuğumuzda, "Ee, susmak için mi görüşmek istedin benimle?" dedi bu kez haklı olarak. Yüzüne bakmaya utanıyordum resmen, galiba ayarlarımla çoktan oynamaya başlamıştı. Kafamı kaldırdığımda o, başını çevirmiş camdan dışarıyı izliyordu.

Müezzin | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin