7| Senin adın Ebruli.

711 108 326
                                    

"Yaşlı adam!"

Xiao Zhan her sabah yaptığı gibi dükkanının önündeki küçük kara tahtaya bir şeyler karalarken bir haftadır onun yanından ayrılmayan ve her işinde yardımcı olmaya çalışan Yibo sert adımlarla yanına geldi.

"Sana da günaydın Yibo."

Yibo gözlerini yakasını düzelttiği gömleğinden çekip yanında, kendisine bakmadan işiyle uğraşan adamın omzunu parmak ucuyla dürttü ve yüzünü görmek için cam vitrine omzunu yaslayıp kafasını öne doğru uzattı.

"Yüzüme bile bakmaz oldun sen, kimden öğreniyorsun bu hareketleri ihtiyar?"Diye sorduğunda Zhan ona dönerek yaraları neredeyse iyileşmiş olan yüzünü gösterdi. Bu iyi hali, günlerdir sessiz duran, huysuzluk yapamayan Yibo'yu rahatlatmıştı.

"Bugün bir planın mı var?"

Zhan aslında onun giydiği renkli kıyafetten, göz kapaklarından dışarıya uzanan makyajından nereye gittiğini her seferinde anlayabilirdi. Ama onunla konuşmak istediğini için cevabını biliyor olsa bile sormuştu ve Yibo, günler sonra huysuz bir sesle, daha çok kendisi gibi bir tavırla cevap vermişti ona.

"Kaç gündür senin dükkanın işlerini yapıp duruyorum ihtiyar, gidip eğleneceğim. Kıskan biraz."

Zhan sadece dudaklarından onaylar bir mırıltı çıktı ve kararsızlık içinde küçük kara tahtaya bakmaya devam etti. Henüz ne çizeceğine karar verememişti.

Aradan geçen bir kaç uzun saniyenin sonunda Yibo ona yaklaşarak, "Söylemeyim diyordum ama söyleyeceğim." Diye konuştu ve Zhan'ın eli havada asılı kalırken göz göze geldiler. "Kaç gündür sen yaşlısın, çabuk iyileş diye dükkanında çalışıyorum, ödeme yapmayacak mısın bana?"

Gözlerinde küçük bir çocuğun yaramaz bakışları, yüzünde ise büyük bir beklenti ifadesi vardı. Zhan ona bakarken, sanki tek seçeneği buymuş gibi gülümsedi.

"Ödeme olarak istediğin özel bir şey var kesin."

Küçük olan duyduğu şey sanki doğru değilmiş gibi burun kıvırıp dudaklarını büktü. Normal bir vakitte yüksek sesle karşı çıkardı ama günlüğünü Zhan'ın yanına bırakıp gittiğinden beri nedendir bilinmez eskisi kadar çok huysuzluk yapamıyordu. Hala hırçındı ama bazı günler, bazı konuşmalarda tıpkı şu an ki gibi söyleyecek şeyi olmuyordu.

O gün aniden bu şeyi yapmak istediğinde hiç pişmanlık duyacağını düşünmemişti. Haklıydı pişman değildi, ancak bu zaman zaman kararsız hissetmeyeceği ve hep tutarlı olacağı anlamına gelmezdi.

Büyük olan onun kaçırdığı gözlerinden bakışlar yakalamaya çalışırken sakin bir sesle, "Ne istiyorsan söyle, sana onu vereceğim." dedi tane tane. Yibo ise ona göz devirip herhangi bir cevap vermeden hızlıca dükkandan içeriye girdi, saniyeler sonra eski bir müzik kutusuyla dışarıya çıkmıştı.

"Bunu istiyorum ve çoktan aldım yaşlı adam."

İlk olarak onun elinde tuttuğu çalışan ama epey hırpalanmış müzik kutusuna bakan adam ardından itiraz kabul etmeyeceğini çekinmeden belli eden kararlı yüzüne çıkardı bakışlarını. Gözlerinin çevresine yakışan renkler, sabah dakikalarca uğraştığı saçları ve desen desen kıyafetleri..hepsi çok güzeldi. Fakat Yibo o an, tüm bunların saklayamadığı bir şekilde Zhan'ın karşısında en çocuk halinde kalmıştı.

Çünkü Zhan ilk değil ama yine biliyordu ki Yibo müzik kutularını seviyordu. Çocukken sahip olduğu pahalı oyuncaklarını arkadaşı diyebileceği bir çocukla, küçük bir müzik kutusu ile takas edecek kadar çok seviyordu hem de.

küçük işlerin adamı ve ebruli~yizhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin