34 | Zamanın terk ettiği yer ve dönüp dolaştığımız düşünceler.

393 43 69
                                    

Zaman, akrep ve yelkovanını toplayıp odayı terk ettiğinde Yibo'nun dikkat ettiği son saat geceye yakın ama gündüzün sıcaklığını hala yitirmediği bir yerde kalmıştı.Şimdiyse bir anı hatırlıyordu. Yaşanma tarihini bilmediği, buğulu bir bakışın ötesine geçemediği o anıda da tıpkı şimdi olduğu gibi bedeni sıcakla sarmalamıştı. Bedenini kavrayan, ona hem itaat ediyormuş gibi uysal hem de hükmediyormuş gibi yoğun bir sıcaklık vardı.

Bu bilinmez anı belleğini zorladığı sırada omuzlarından aşağıya inen öpücüklerin, nemli dudakların ve tenini okşayan solukların midesinde bir şeyi kımıl kımıl yerinden oynattığını hissediyordu. Zhan'ın kucağındayken kalçasını hareket ettiriyor ve göğsünü talan eden tüm eylemlerin sahibine bakarak iç çekip duruyordu. Biraz önce zihnine hapsolan o sıcak an kapalı gözlerinin ardında adeta eriyerek tatlı bir uyuşukluk bırakmıştı. Bu yüzden bir süre daha edilgen bir tavırla Zhan'ın kendisini öpücüklere boğmasına izin vermek konusunda bir sakınca görmüyordu.

Büyük olanın omzuna tutunurken ensesindeki kısa saçlara dokunuyor ve dudağından kaçamak öpücükler yakalamak için arada bir çekiştiriyordu. Hiçbir acelesi yoktu, dayanılmaz bir sınırı aşmadan önce dayanması zor bir yerde durup beklemek daha önce hiç bu kadar çekici gelmemişti. Göğsü dışarıdan hırpalandığı kadar içeriden de tüm güzel hisler adına zapt edilerek derinden sarsılıyordu.

"Zhan ge...zamanı durdurmam gerek."

Bazı zamanlar rüyasında Xiao Zhan'ı görürdü ve bu, aklının tamamına hakim olan birisi için neredeyse kaçınılmaz bir sonuçtu. O rüyaların hepsinde bitmemesi için sıkıca kapadığı göz kapakları şimdi açıktı lakin bu yaşadığının da bir rüya olduğunu zannetmek için her şey çok müsaitti. Haksız sayılmazdı çünkü ancak bir rüya her şeyi bu denli mükemmel hissettirebilirdi.

"Kokunu seviyorum."

Büyük olanın bir kelebek kanadını oynatmaya yetecek kadar küçük olan fısıltısı Yibo'nun içinde bir fırtınaya sebep oldu. Bu sözler alt üst olan ruhunda, benliğinin en kıymetli köşesinde yıldız tozlarıyla yer buldu kendisine; hiçbir zaman unutmayacaktı.

"Nasıl bu kadar güzel olabilir."

Xiao Zhan her noktasına mutlaka parmak izini bırakmak istediği teni okşarken parmağını bastırdığı pembe noktaya dudaklarını yaklaştırdı ve ufak bir ısırık armağan etti oraya. Yibo ise göğsünde hissettiği hassasiyet yüzünden canı yanmasa bile o ana kadarki en yüksek iniltisini serbest bırakmıştı. Henüz başında olmasın rağmen sabrını zorlayan ereksiyonu, duyarlı olduğu her noktaya uğrayan sıcaklık ve usul usul kulağını okşayan tüm güzel sözler başının dönmesine sebep oluyordu. Yarı açık göz kapaklarının ardına sakladığı hayranlık dolu bakışlarla Zhan'ı süzerken onun da başını döndürdüğünü bilmeden adını sayıklamıştı birkaç kez.

"Zhan- ge, Zhan- ge..."

Xiao Zhan, "Ebruli seni çok seviyorum." dedikten sonra kucağındaki bedeni geriye, yatağa doğru uzanması için teşvik etti ve kollarından güç alarak onun üzerine doğru eğildi. Dağılmak konusunda Yibo'dan geri kalır yanı yoktu ve duyulan tek şeyin ritmi bozuk soluklarının olduğu birkaç saniyeden sonra bedenini yasladığı bedene sürtünerek iç gıdıklayan, boğazındaki derinliklerden getirdiği sesiyle mırıldanmıştı.

"Hatta öyle çok seviyorum ki, sanki dünyanın tüm aşıkları bir araya gelip yüreklerindekilerini bana emanet etmiş gibi."

Yibo sızlandı. Dudakları karıncalanırken Zhan ise onu ilk seferiymiş gibi bir açlıkla öperek konuşmasına devam etti. "Öyle çok." Ellerine uzandı, sıcak nefesiyle okşadı boynunu. "Öyle ağır."

küçük işlerin adamı ve ebruli~yizhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin