13| Kavgacı çocuklarla baş etme rehberi.

728 96 464
                                    

"Yaşlı adam okuduğun kitabın adı ne?"

Yibo bu soruyu sorarken tersten oturduğu sandalyenin sırt kısmına kollarını dayamıştı. Gözleri tek bir saniye Zhan'ın üzerinden ayrılmıyor, onun hareketlerindeki en ufak değişimi takip ediyordu.

"Çocuk Kalbi."

Üçüncü kez aynı cevaba aldığında gözlerini kıstı ve büyük olanın yan profilini seyretme işine ara vermeden devam etti. Gözüne garip gelecek bir şeyler aradığından günlerdir hiç olmadığı kadar Zhan'a bakıyor onun her halini inceliyordu.

Çünkü Zhan ona telefonuna gelen arama hakkında pek bir şey anlatmamıştı. Arayan kişinin eski bir arkadaşı olduğunu, onunla görüşmek istemediğini söylemişti sadece. Yibo elbette bundan tatmin olmamıştı. Bu yüzden sanki uzun süre ona bakarsa, bir şekilde sorulmamış sorularının cevabını alacaktı.

"İhtiyar sen ne okuyordun?" Diye yeniden sorduğunda, diğer seferlerde olduğu gibi sorusunun sakin bir sesle söylenmiş cevabını aldı. "Çocuk Kalbi okuyorum Yibo."

Yibo sandalyesinde oturmaya devam  ederken onu sürükleyerek büyük olanın masasına doğru yaklaştı. Bakışlarını bir an ondan çekse, şüphe duyduğu ya da merak ettiği şeyleri gözden kaçıracak gibiydi. Ne beklediğini bilmiyordu ama duyduklarından daha fazlası olduğunu düşünüyordu.

"Yaşlı adam?"

Zhan okuduğu kitabı elinde tutmaya devam ederken durdu ve gözlüğünün üzerinden yanındaki gence baktı. Onun meraklı bakışlarının ardında soru işaretleri ve kendisine dair şüphelerin filiz vermemiş tohumları olduğunu görebiliyordu. Ne var ki, o an konuşmak ve soru işaretlerini yok etmek her şeyden daha zor gelmekteydi.

"Ne okuyorsun?"

Bu ısrarcı sorunun tek sebebi Yibo'nun, seyredip durduğu adamın sınırına ulaşmak istemesiydi. Belki de biraz onu sinirlendirmek istiyordu.

Zhan bu yineleyen soruya bir kez daha tüm sakinliği ile, "Çocuk Kalbi." Dediğinde Yibo başını yana düşürdü. Onu inceleyen bakışları bir an olsun ara vermiyodu. Düşünceli yüzündeki o sorgulayan ifade birkaç saniye sonra umursamaz olduğuna inandığı mimiklere yerini bıraktı. Dünyanın en derstsiz insanıymış gibi bir tavırla omuz silkti ve ardından konuştu.

"Çocuk kitabı okuyacak yaşı çoktan geçtin, hatırlatma olsun diye diyorum bu kitabı 40 ya da 50 yıl önce okumalıydın."

Zhan bir süre kitaba devam edemeyeceğini anlasa da elinden bırakmadı. Gülümserken günlerdir kafasında yaşattığı geçmişini kenara bırakmayı denedi. Anılar hala çok canlıydı, hem de çok güzeldi. Ama hatrında tutmaya devam ettiği başka şeyler yüzünden geriye kalan tüm güzellikler anlamını yitiriyor, anıların hepsi, tek bir canlıya bile kucak açmayan çorak bir araziye dönüyordu.

"İhtiyar?"

Gözlerinin önünde sahnelenen anılarına Yibo'nun elini ona doğru sallayarak seslenmesi ile yüz çevirdi, kendisine geldi.

Yibo ise yüzüne karmaşık bir ifade ile bakan adama karşılık, "Sinir ediyorsun beni. Deli adam."Diye konuştuğunda sesi öfkeliydi. Tam olarak niye öfkelendiğini ve onu olduğu yerde tepinerek bağırmaya iten şeyin ne olduğunu bilemiyordu. Belki de sadece, büyük olandan daha fazla şey duyma ve hakkında daha çok şey öğrenme isteğine duyduğu garipseme yüzündendi. Emin değildi ama içinde sesi yükselen kavgalarından kaçmak için bilindik bir yolu yürüyecekti.

"Seninle kavga etmek istiyorum!"

Yüksek sesi dükkanda yankılandığında beklemeden ayağa kalktı. Bunu yaparken sandalyeye tersten oturduğunu unutmuş, önce sendeleyerek dengesini bulmuş, sonra da sandalyeyi yere düşürmüştü. Devrik duran sandalyeye bakarken kısık sesle küfretti ve parmağını masada oturmaya devam eden Zhan'a uzattı.

küçük işlerin adamı ve ebruli~yizhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin