23 | Zamanı telafi edebilmek.

558 67 226
                                    

Sakin ancak ardında onca küskünlüğü, çıkartılmamış bir hıncı ve kardeşliğin merhametli ellerini taşıyan adımlar asfaltta ilerlerken oldukça sessizdi. Düşünülmeden atılıyor gibi duran bu adımlar esasında her yenisinde bir düzine düşüncenin içinde kayboluyor, saliselik bir duraksamaya kurban gidiyordu. Bu düşünceli adımların sahibi olan adam ise yürürken senelik bekleyişinden çok daha uzun bir zaman geçmiş gibi hissediyordu. Sabırsızlık ne kötü, ne kadar katlanılmazdı.

Durduğu yerde kafasını kaldırıp dükkanın ismini okudu. Tanıdık ama yıllardır hafızasında yer bulamayn kayıp bir isimdi. Çünkü en son lisedeyken aynı yere gelmişti.

"Karafaki."

Elindeki çiçek demetine indirdi gözlerini ve gülümsemekle somurtmak arasında kalan dudakları düz bir çizgide son kararına vardı. Biraz sonra eli kapalı kapıyı tıklatmış ve içerinin görünen yerlerine yüzünü cama yaklaştırıp bakmıştı. Sabahın erken bir saatinde orada olması umurunda değildi; hatta özellikle bunu yapmıştı çünkü Zhan'ı rahatsız etmek istiyordu.

Açılmayan kapıya daha şiddetli vurduğunda aniden yükselen kalp atışının yankısını kulaklarında duydu ve sırtını kapının hemen yanına, cam vitrine dayadığında düşüncelerine mukayyet olmayı denedi. İçeriden gelen ayak sesleriyle çiçeği kapıya uzatmış, bakışlarını özenerek sildiği ayakkabılarına düşürmüş ve aniden bayram gününü bekleyen çocukların heveslerini ödünç almıştı.

Uykusundan kalkıp gelen Zhan ise esnerken ağzını kapatarak sırtını dükkanın cam vitrinine dayayan bedeni görüp duraksadı. Gözlüğü yoktu ve gelenin kim olduğunu anlayamamıştı. Sadece gözlerini ovarak kapıya yaklaşmış ve kapıyı açar açmaz karşısında beliren çiçeklerle bakışmaya başlamıştı.

"Öğretmenim."

Olduğu yerden duran Zhuocheng sadece sesiyle Zhan'ı yüzündeki beklenmeyene duyulan şaşkınlıkla yıllardır oradaymış gibi kaskatı kesilen bir heykele çevirdiğinin farkında olarak devam etti. Aldığı ödünç heves küslüğüne karşı çoktan yenilmişti. 

"Hediyemi almayacak mısınız öğretmenim."

Çeşitli anlamlarla ve kinayelerle dolu bu cümle donup kalan Zhan'a hareket edebilme gücünü yeniden kazandırmış olsa da yapabileceği şeyler hala kısıtlı, elindeki parmak sayısını geçmeyecek kadardı. Beklenmedikti ve bu yüzden eli ayağı birbirine dolaşmıştı.

Saniyeler sonra gücünün yettiği tek şeyi yapıp kafasını yana çevirdiğinde arkadaşının durgun ama öfkesiyle gölgelenen gözlerini gördü. Dudakları kendisinden habersiz bilinçsizce aralandığında, "Zhuocheng."Diye mırıldandı.

Zhuocheng az evvel bedenini titreyişlere teslim eden heyecanını yine en içinde hissetse de göstermemeye yeminliydi sanki. Çünkü özlemden daha ağır basan bir şeyler vardı;  ilk olarak öfkesini halletmesi gerekiyordu.

Bu yüzden tek kaşı havalanırken kendisinden emin bir tavırla, oldukça ciddi durarak çiçeği daha da öne uzatmıştı. Zhan'ın titreyen göz bebeklerinde kendisini gördüğünde ise kısa bir an yapmak üzere olduğu şeyi yapamayacağını düşünse de durması, geriye adım atması zordu. Sonuçta mesele iki yıllık bir yalnızlık değildi. Yüzüne bakarken ne yapacağını bilemeyen ve ağlamamak için çekinmeden açıkça bir uğraş veren adam kendisini bildi bileli tek ailesi olmuştu. Tam da bu yüzden öylece çekip gitmesinin bir karşılığı olmalıydı.

"Al şu çiçeği yoksa kafanda paralayacağım." Dediğinde sesi bakışlarını taklit ederek öfkeli çıkmıştı. Bu hızlı konuşmasındaki emir Zhan'ın yutkunarak çiçeği eline almasıyla yerine getirilirken, takım elbisesinin düğmesini açarak kapıya döndü, bakışlarıyla önündeki bedeni süzdü. İçeri girerken arkadaşının çekilmesine müsaade etmeden onu tek eliyle omzundan itmiş ve ellerini cebine yollarken dükkanın ona göre kasvet barındıran ağır atmosferine doğru adımlamıştı. 

küçük işlerin adamı ve ebruli~yizhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin