12. Bölüm

9.2K 427 57
                                    

Herkes yorgundu ve bende yorgun olmama rağmen vicdanımı susturamıyordum.
Zamanımı ayırıp o çocuğa pamuk şeker alsaydım ölücek miydim?

Ellime yastığımı aldım ve kafamı içine sokarak bağırdım.
Üyemdekilerde beni izliyordu.
"Tamam sakin ol..." öfkeli bir şekilde yastığı yere attım.
"O çocuğun umutlarını yıktım" dediğimde sesim titremişti.
O adam öyle bir ses tonu kullanmıştı ki kendimden nefret etmiştim.

"O konuşan adam kimdi?" Diye sordum. Elif cevapladı.
"Hakim aykut..."
Mesleğini çok güzel yapıyordu.

Selin sıkıntıyla nefes verdi.
"Ayaklarım şişmiş! Cidden çok yorgunum.
Yarın bize ne ceza verirler"
Bende bunu merak ediyordum.
"Bir de mahkeme alacağımız cezayı kötülere sonuyur eğer beğenmezlerse ceza değiştiriliyor."

Ne yanii mahkeme bize bir ceza vericek! Ve bu cezanın onaylanması için kötülere mi sorulacaktı? Bir bu eksikti.
Elif, ela gözlerini bana dikti ve üzgün bir şekilde konuştu.
"Onlar inadımıza en kötüsünü seçerler"
Hep Buna ben sebep olmuştum. Hepsine özür dileyen bakışlarla baktım.
"Bu benim suçum özür dilerim" dedim. Doğanda kendini suçluyordu.
"Eğer ben seni çağırmasaydım ona pamuk şeker alıcaktın! Asıl ben özür dilerim"
Üyemdekiler bana ve doğana baktı ve yorgun sesleriyle konuştular.
"Özür dilemenize gerek yok bunu bilemezdiniz! Kendinizi de suçlamayın ve hepimiz çok yorgunuz artık uyumamız gerekiyor. Yarın mahkememiz var!"
Herkes kendi odasına gitmişti ve bende kendime bir kahve yapıp içmiştim.
Besinlerimiz azalıyordu!
"Kazanana ödül kaybedene ceza"

Yatağıma uzanır uzanmaz uyudum.
***
Uyandığımda ilk ellimi yüzümü yıkadım. kapım çalıyordu ve gelen neclaydı. Bu saatlerde hep o gelirdi.

"Günaydın efendim! Size kahvaltı getirdim."
Aslında yemek katına gidebilirdim ama neclayla sohbet etmek daha güzeldi.

"Dün kaybetiğinizi duydum. çok üzüldüm."
Ben mi sen mi?

"Size ait yemek malzemeleri azalıyor" dediğinde üzgün bir şekilde getirdiği şeylere bakıyordum.
İyiler ve kötüler için bir market vardı ve kazanmaya göre bir şeyler alınıyordu. Çünkü mutfaktaki yiyecekler iyiler ve kötüler olmak üzere ikiye bölünmüştü.
Ve bizim yiyeceklerimiz az kalmıştı.

"Üyelerim kahvaltı etti mi?"diye sordum çatalımı salatalığa batırırken,
"Efendim elif sadece çikolata yedi. Doğan bir şey yemedi. Fatih iki yumurta tüketi. Selin sadece yeşil zeytin yedi...aysima mısır gevreği tek tüketi"
Bende yağda fazla pişmemiş yumurta severdim. Ve onu yedim.
"Yemek katına bakıcam... bu hafta bizi idare etmeli"

Bir evin reisi gibi olmuştum. Çocuklarım üyelerimdi! Bu tanım beni hafif güldürmüştü.
Barbarosu, gördüğümü neclaya anlatmıyacaktım ama merak ettiğim bir şey vardı.
"Necla şey... o adamın gözleri benimkine çok benziyor. Bu sana acı vermiyor mu?"

Necla kıvırcık saçlarını kulağının arkasına attı. Ve üzgün olduğunu belli etmeden konuştu.

"Efendim niye üzgün olayım. Beni sevmeyen birine yeterince fedakarlık yaptım." Necla, ondan bahsedince bile sinirleniyordu.

"Sakin ol" dedim yatıştırmak istercesine.
***

Bugün o pislikler acaba bizden ne istiyeceklerdi? Mahkeme için hazırlanmaya başladım. Uzun olan kızıl saçlarımı nazikçe taramaya başladım. Ve ördükten sonra siyah lastikli tokayı ucunu bağladım.
Örgü bana yakışıyordu ve en kısa zamanda kendime kakül kesecektim.

Koyu yeşil renginde düz bir gömlek, altına yırtık detaylı siyah bir kot giydim.
Biraz beni sıkıyordu.
KİLO MU ALMIŞTIM? NE!

Şeftali tonlarında bir ruj sürdüm ve saç rengimle muazzam uyuşmuştu.
Gözlerimi ortaya çıkaracak şekilde siyah renginde bir maskara sürdüm ve hazırdım. Bizimkilerde beni bekliyordu.

Selin mini bir etek giymişti ve kolunda bir sürü deri biletlik vardı.
"O biletliklerde ne! Fazla değil mi?" Diye sordum.
"Az bile" dedi üzgün bir şekilde.
Elif hâlâ uykuluydu... doğan hiç uyumamış gibiydi göz altları böyle mordu! Fatih bir şeyi takmıyordu. Aysima da etrafı izliyordu.

"Biraz canlanın modunuz çok kötü ya!" Diye sitem ettim.
Asansöre bindik ve mahkeme katına çıktık.
***

Aykut denen adam siyah bir önlük giymişti. Bu okul siyahtan ibareti.
Biz ayakta durmuş onun konuşmasını bekliyorduk.

"Bilerek geç gelmediyseler ne olayım!" Aysimaya sus işareti yaptım. Aykut denen adamda sıkılmıştı ve yarım saat bekledikten sonra pislikler gelmişti!

Aykut onlara öfkeli bir şekilde bakarken. "Geçin" dedi.
"Biz bilerek geç geldik..." enis iblisi birde utanmadan itiraf ediyordu!

bize acıyan bakışlarla bakıp tekrar aykuta bakmışlardı.
"Bunları biraz ayakta bekletmek istedik!" Deyip gülmeye başladılar.
Beyinsizler!
Aykut bey amca sesini yüksek çıkarmak için hafif bir şekilde öksürdü.

"Siz kazandığınız için tebrik ediyoruz ve siz iyiler kaybettiğiniz için ceza veriyoruz." Aykut bey amca, kötülere bakarak konuştu.

"Kirli mutfak!" Dediğinde elif isyan etmeye başlamıştı.

"Hayır ya! Of" dedi. Sorarcasına elife baktım. Bana ağlamaklı bir şekilde baktı.
"Lütfen Kirli mutfak olmasın! Biz biteriz daha doğrusu ben biterim. Dezgahın üstünde bir sürü yağlı bulaşık ve aylarca bekletildiği için o yağlı lekelerin kuruması of. Eski bir halı ve üzerinde ölü sinekler. Çöpleri söylemiyorum bile! Beyaz eşyalar aman tanrım düşündükçe tüylerim diken diken oluyor. Buzdolabındaki küflü besinler kokusu bile yeter. Tüp..." elifin söyledikleri bana da korkunç gelmişti. Cezamız buysa biz bitmiştik.

"Evet kararınız" diye sordu aykut bey amca. Enis bir süre düşündü.

"Bence kirli mutfak onlar için iyi bir ceza!"
Bok hira bunu gülerek söylemişti.
"Beter olun"
Seni bir ellime geçirsem ismail!

"Elif sana bulaşık teli çok yakışacak"
Aptal demir!

Enis olumsuz anlamda kafasını saladı.
"Hayır" dedi.
Ben ve üyelerim şok olmuştuk ve bu habere çok sevinmiştik.

"Peki oyuna ne dersiniz?" Diye sordu.
Oyun mu?
Enis keyifle sırıttı.
"Kabul ediyoruz"
Ceza dedikleri şey bu kadar kolay mıydı? Derin bir nefes aldıktan sonra mutlu bir şekilde gülümsedim ama üyelerimin suratı kireç gibi olmuştu.

Aysima sesli bir küfür etti.
Elif de korku gözlerle demire bakıyordu. fatih memnun olmayan sesiyle,
"Bu oyun yerine kirli mutfağı tercih ederdim" dedi.
"Neden?" diye sordum.
Bu verilen ceza kirli Mutfaktan daha iyiydi.
"Oyun dediği şey doğruluk ve cesaretlik oyunu ve bundan emin ol bildiğin gibi basit değil! Ağzımıza sıçacak türden"
Enise baktığımda kalçama bakıyordu.
Galiba bu sefer cidden sıçmıştık!

Oo güzel okuyucularım nasılsınız?
Yeni bölümü nasıl buldunuz? Siz birde gelicek bölüme bakın.
Heycan dorukta!!

ATEŞİN VARİSİWhere stories live. Discover now