34. BÖLÜM

7.3K 328 58
                                    

Mine hanımın odasına gelmiştim.
Ve saatlerdir derdimi anlatıyordum.

"Bakın tekrar anlatayım... Ben o bebeğin peşinden koşuyorum ve onu kaybetim sonra gelip o bana dokundu" dediğimde Mine hanım çekmecesini karıştırırken konuştu.

"Ah tatlım! O bebek seni oyuna getirmiş. Şimdi bu kehaneti nasıl çözücez onu bulmalıyım"

O bebeği bir ellime geçireyim onu ÖLDÜRECEKTİM!

Hepsi cansu hocanın suçuydu!
Mine hanım sandığa sordu.
Merakla bekliyordum.

"Kehanetin ne olduğunu bilmiyorum"

Her şeyi bilen sandık bunu bilmiyordu.
Mine hanımın odasından çıktım.
Bizimkiler kütüphaneye gitmişti.
Belki bir şey bulurlar diye
Ama nerde!

Mesut denen cani bana doğru geliyordu.
"İnsanlar seni merak ediyor.
Kehanetle ilgili haber yapmalıyız"

Zaten bir haber eksikti!

"İstemiyorum!" Diye kızgınca konuştum. Ve onu takmadan kütüphaneye doğru yürüdüm. Ama o hâlâ arkamdan söyleniyordu.

"Bir şey buldunuz mu?" Diye sorduğumda hepsi hayır demişti.

"Bu bebeklerin kehaneti çok büyük başına ne gelicek bilmiyoruz! O yüzden gözümüzün önünden ayrılma"dedi doğan.
Kütüphanede masa ve sandalyeler vardı en uzak köşeye geçip oturdum.
Kafamı isteksizce masaya koydum.
" Bence senden uzak durmalıyız! " Kafamı kaldırdığımda Enis karşımda duruyordu. Cevap vermedim!

Bir tane sandalye çekti ve yanıma oturdu.
"Git başımdan" dedim.

" O bebeklere dokunurken aklın neredeydi?" Dedi.

anlatmaktan yorulmuştum!

"Seninle konuşmam gereken bir konu var... O yüzden kafanı kaldırır mısın?"

Enis insan mı oluyordu yoksa bana mı öyle geliyordu? Ona inanmayarak baktım. Enisin ikizi mi vardı?

İyice kafayı yedin! Yine bu iblis bir oyunun peşinde. Sonuçta ne zaman kibar olsa benim başıma bir şey geliyordu.

"Ne var" diye konuştum. Bana gözlerini kısarak baktı.

"Ben... Pes ediyorum" dediğinde ufak bir şok geçirdim. İki saat yüzüne baktım.

"Neee!"

Demir yanımıza geldi ve Enise kızgınca bakıyordu.

"Biz pes etmeni kabul etmiyoruz! Biz yeni lider istemiyoruz seni istiyoruz! Niye yapıyorsun bunu lan!!'

Bunların haline acımıştım.
Enis pes ettiğine göre ben kazanıyordum.

"İyi" dedim.

Enis, demire bir işaret verdi ve demir gitmişti. Sonra bana döndü.

"Seninle biraz vakit geçirmek istiyorum. Çünkü artık ben olmuyacağım. Babamın yanına gideceğim"

Enis ciddi ciddi gidiyor muydu?

"Bak zaten başımda bir kehanet var! O yüzden benimle hiç oynama" dedim.

"Oyun falan yok! bu oyunu bitirmeden babamın yanına gidemezdim ve sen bana babamı hatırlatın"

Ayağa kalktım, güçlü olmalıydım!
O gidiyor diye üzülecek değilim ya! Ama içim çok acıyordu...

"Hoşçakal, gerçi sözünü tutmadın...biliyor musun? Ben hayal kuruyordum. Bizim tekrardan zindana gitmemizi"

Geldi bana sarıldı.
Enis lütfen gitme. Demeyi çok istedim ama söyleyemedim!

Bende ona sarıldım...

"Bugünü sadece ikimize ayıralım olur mu?" Diye sorduğunda olumlu bir şekilde kafamı salladım.

"Olur" dedim.

Beraber biraz gezdik sonra bana okulda görmediğim bir kaç yeri gösterdi.

"Enis sen hangi masal kahramanı olucaksın?" Diye sordum.
Bakışları gözlerimde bir müddet dolandı sonra cevap verdi.

"Hiç düşünmedim ben ödevleri son güne bırakırım" dediğinde hafif gülmüştüm.

"Peki ya sen?" Diye sorduğunda yutkundum.

"Ben ariel olmak isterim..."

"Denizkızı" diye fısıldadı.

Enisin odasındaydık ve eşyalarını çantasına koyuyordu ve ben sadece izliyordum.

"Babanın sesini nasıl duyacaksın" diye sordum. Bir anda arkadaş gibi olmuştuk.

"İrem sayesinde o hâlâ şehirde yaşıyor ve bana yardım edecek"

İrem kimdi ya!

"Onun gücü ölülerle iletişim mi kurmak?"

"Evet" diye mırıldandı.
Herkes enisle vedalaşmak için gelmişti.

"Seninle hiç yıldızımız barışmadı ama yinede kendine iyi bak" dedi doğan.

Benim yetiştirdiğim insan böyle olur!

Enis ona doğru gitti ve ellini onun omzuna koydu.

"Sende sudeye iyi bak... Ona ne kadar kızsam da yine seviyorum. Bu benim sevme şeklim acı veriyorum. Artık aranızı bozmayacağım." Böyle dediğinde hepimiz susmuştuk.
Diyecek neyimiz vardı ki?

Sonra ona üzgün bir şekilde bakan sudeye döndü.

"Sen acı çekerken doğanda acı çekiyordu ben buna şahit oldum! Ve biliyor musun? Senin canın yanmasın diye almirayı benim ellime verdi. Seni çok seviyor ve onun değerini bil"

Şaşkınlıkla enisi izliyordum. Sudenin gözleri dolmuştu.

"Keşke pes etmeseydin" sonra doğana baktı.

"Doğanla... Bitti"
***

Enis herkesle vedalaşmıştı.
Ben hâlâ gideceğine inanmıyordum.

"Enis pes etti"
"Bu inanılır gibi değil"
"Kötüler eksilere iniyor"
"Gelecek yeni lider Enis gibi olabilecek mi?"

Gittiğim her yerde bu sesleri duyuyordum. Mine hanım çok mutluydu çünkü iyilik kazanmıştı.
Enis pes etmişti.

Enis bu okuldan gidiyordu. Onu son kez dudaklarından öptüm.
Yumuşacık bir veda busesiydi.

Enis gittiğinde ben sadece gitmesini izledim. ben ona dur diyemedim.
Bana hem acı veren hemde güzel duygular yaşatan insan hoşçakal...

Hiçbir şekilde yüzüm gülmüyordu.

"Vay be! kırk yıl düşünsem enisin pes edeceği aklıma gelmezdi" dedi Aysima.

Keşke bu da bir oyun olsaydı!

"Almira büyücüler katına gitmeliyiz! Mine hanım şu kehanetinle ilgili birde oraya bakın dedi" kızlarla birlikte büyücüler katına geldik. Ve yanımdan rüya geçti.

Şu öldüğü zaman bedeninin her parçası başka yerde olan kız...ölerek hayata veda etmişti.

"Rüya" dedim korkuyla. durdu bir tarafı iskelet bir tarafıda normal insan etiyle doluydu.
Çok korkunçtu!

"Senin ölmene neden olan Enis miydi?" Dediğimde kahkaha atmaya başladı.

"O yakışıklı benim ölmeme neden olmadı başka biri... Ve onun bedenine öyle bir iz bıraktım ki hayatı boyunca unutmayacak!" Sesi çok boğuk çıkıyordu ve gitti.
Büyücüler katında da bir şey çıkmamıştı.

"Ayten bacı bugün yok artık geldiğinde tekrar geliriz" diyen Aysimaya baktım.

"Bak gördün mü rüyanın ölmesine sebep olan Enis değilmiş" dediğimde bana Mahçupça baktı.

"Evet öyleymiş" dedi.

Kızlar gittikten sonra bende tam odama gidecekken birisi kafama bir şey vurdu ve benim gözlerim kapandı...

Sizi çok heyecanlı bir bölüm bekliyor... Gelecek bölüm sezon finali olucak iyi okumalar🤩

ATEŞİN VARİSİWhere stories live. Discover now