15. BÖLÜM

8.9K 395 12
                                    

Seni istiyorum
Seni istiyorum
Bütün gün bu kelimeyi düşündüm. Benim için bir şey ifade etmiyordu!
Sadece arkamı dönmüştüm.
Tedirgindim bu şeytan bana bir şey yapabilirdi.
Derin bir nefes alınca arkamdan onun nefesini duydum.

"Vahşi kızıl bu kadar korkmana gerek yok"dedi.
Ona döndüm ve burunlarımız birbirine değiyordu.
Bu temas çok yakındı!
Biraz geri çekildim ve gözlerinin içine bakarak konuştum.
"Senden korkmuyorum" dedim.
O  benden böyle bir şey beklemiyordu.
"O yüzden mi titriyorsun?" diye sordu dalga geçercesine.
Ben titrediğimin farkında bile değildim.

"Titriyorsam ne olmuş? Her titreyen insan senden mi korkuyor! Belki strese girdim. Olamaz mı?" diye burun kıvırdım.
Bana yakınlaşarak konuştu.
"Strese niye giriyorsun?"
Bana yakın olması kalbime iyi gelmiyordu. O yüzden arkamı döndüm.
"Sanane" diye bağırdığımda gülmüştü.
***
"Hayvan mısın kızım!" diye bir ses duyunca hemen gözlerimi açtım. Enis ellerini saçına geçirmişti ve öfkeli bir şekilde söyleniyordu.
"Ne oldu?" diye tedirgin bir şekilde sordum.
"Seni buraya getirerek hata yaptım. Bütün gün uyutmadın. Her dakika başı tekme attın!"

Ne yani tüm mesele bu muydu? Onu takmadan tekrar uyudum. Ama halâ enis'in sesini duyuyordum.
"Uykumun içine et sonra hiçbir şey olmamış gibi uyu!" artık sesler kesilmişti...

Enise baktığımda halâ uyuyordu. Uyurken o kadar zararsız görünüyordu ki...
Onu tanımasam bu olanların hiçbirini onun yaptığını düşünmezdim.
''Ne o beni dikizlemeye mi başladın?"diye sordu. Yataktan kalktım ve gözlerimi devirdim.
''Sadece uyurken bu kadar masum olduğuna inanamadım'' dediğimde yüz ifadesi şaşkındı. Üstümü göstererek,
''böyle aşağıya inemem!" homurdanarak yataktan çıktı ve dolaptan siyah bir tişört çıkarıp öfkeli bir şekilde bana fırlatı.
Hayvan işte ne olacak!

Aceleyle verdiği siyah tişörtü giydim. Sonra parçaladığı bluzumu ona fırlatım. hava da yakalamıştı.
"Al tepe tepe kullan!"dedim.
Ve dışarı çıkmak için kapıyı açtım.
Açılmadı!
"Aç şunu''
"Tamam bağırma" gelip kapıyı anahtarla açtı. Ben o pisliklerin oyununa geldiğim için kendime çok kızgındım. Hızlı hızlı yürürken biriyle çarpıştım.
Nolur vampir olmasın!
Çarpıştığım kişi bir erkekti.
"Hanımefendi ben çok üzgünüm." Dedi.
"Sorun değil"
Gitmek için adım attım ama o da aynı yere attı.
"Çekilsende gideyim" diye bağırınca bana şaşkın bir şekilde baktı. Ve onu umursamadan odama geldim.

***
Üyelerim bugün hiç gelmedi. Sadece Necla yanımdaydı.
"ailelerimizle hiç mi iletişim kuramayız?" diye sordum.
"mektup yazabilirsin ve pazar günleri gelebilirler tabii isterlerse." mektup yazmak için bir kalem ve A4 kağıdı getirdim. yazmaya başladım.

Anne ozan iyi mi? Rüyamda gördüm

Bu nasıl bir cümle oldu hemen sildim.

Sevgili Ailem
Nasılsınız? Umarım her şey yolundadır. Ozan seni çok özledim umarım tedavin iyi gidiyordur. Üvey baba seni sevmezsemde sormak geldi içimden. Burası değişik bir yer az daha unutuyordum. ANNE! BENİM ÖZEL BİR GÜCÜM VARMIŞ!
Bunun açıklamasını yapar mısın? Biliyor muydun neyse buraya pazar günü gelebilirsiniz... Bekliyorum. bu tüm olanların mantıklı bir açıklaması vardır diye düşünüyorum.

Mektubu yazıp beyaz bir zarfa koydum ve neclaya verdim.
"Sen haledersin değil mi?"
"Tabiki" Necla gittikten sonra bende biraz uyudum.
Zaman geçmiyordu! Anasını satayım...
***
Elif tırnaklarını ağzına koymuş kemiriyordu.
"Planın dehşet güzel ama enis öğrense bizi öldürür"
Sudeyi kurtarmak için bir planım vardı.
Doğan zamanı durdurucaktı ve hirayi kaçıracaktık yerine selini koyacaktık.
Selin mızmızlanarak ellindeki lensleri kutuya koydu.
" Bunları takmak ne kadar zor! Haberiniz var mı?" selin mor rengindeki lensleri çıkarmıştı ve gerçek göz rengi ortaya çıkmıştı.

" göz rengin çok güzel" dedim.
"Gel değiştirelim" dediğinde 'sen ciddi misin' gibisinden baktım.
Sarı saçları omzuna kadar geliyordu ve onları geriye attı.
"şimdi o zevksizin tarzına göre bir şeyler giyinmeliyim."

Hira daha çok sade giyiniyordu. Bu iki kardeş kesinlikle zıttı biri sıcak bakarken diğeri soğuktu. Doğana bir işaret verdim ve zamanı durdurdu. Sadece üçümüz vardık.
Ben, selin ve doğan
Diğerleri ne olur ne olmaz Diye burada kalmalıydı.
Yatak katındaki her şey donmuştu.
Ve bizler hirayi arıyorduk. Selin çığlık atınca ona baktık.
"Doğan arkanı dön!" demesiyle doğan anlamayan bir ifadeyle selini izliyordu.
" sevgili ablam çıplak yeni duş alıyor" der demez doğan refleks olarak gözlerini kapatmıştı. Selin hirayi giydirdi ve doğana seslendi.
"onu giydirdim ve şimdi ne yapacağız?"
" kaçıracağız" dediğimde doğan araya girdi.

"Onu böyle götüremeyiz" dediğinde doğan parmağını şıklattı ve hira kendine geldi.
Önce şaşkınca bize baktı sonra kendine ve çığlığı bastı. Selin hemen ağzına bant yapıştırdı ve onu benim odama getirmiştik.

"Bir süreliğine yerine ben geçicem bak seni girdiğin gruba rezil ederim. Barışın gözünün önünde enisle öpüşürüm olacaklardan sorumlu değilim" hira şaşkınca seline bakıyordu. Bir şeyler diyordu ama biz anlamıyorduk. Ağzındaki bantı sert bir şekilde çektim.

"Ne istiyorsun?" diye sordu. Barış için o gruba girmişti. Selin direk
"Sudenin yerini" dediğinde hira olumsuz anlamda kafasını salladı.
"Ss-elin eğer bunu söylersem enis beni öldürür!" dediğinde ilk defa hirayı bu kadar çaresiz görmüştüm.

Selin ellerini beline koydu ve işaret parmağını ona sallayarak konuştu.
"Ya sudenin yerini söylersin ya da rezil olursun! Karar senin."
Sen seline bak çok güzel kardeşini tehdit ediyordu.
"Of tamam ama selin bunu yanında bırakmıyacam! Seni adi Ezik"
Selinin konuşmasına izin vermeden hira'nın saçını tutum.
"Bana bak burada bir ezik varsa o da sensin! Anladın mı? Şimdi söyle sude nerede?"
Ben bağırınca o korktu.

"Oo-rmanda" dediğinde zafer kazanmışçasına birbirimize baktık.


Evet canlar yeni bölüm nasıldı?

ATEŞİN VARİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin