4. Bölüm

91 8 16
                                    

Son ders geldi. Yorucu bir gün olmuştu. Sınıftan herkesin çıkmasını bekledik. Sınıf defteri masadaydı.

Bir kaç dakika içerisinde sınıf boşaldı. Emre de çıkmıştı. Kapıyı kapattık. Bade sağımda Cansel solumda ben ortada masanın çevresindeydik. "Açsana artık devlet sırrını açığa çıkaracağız sanki!" Bade'ye sus işareti yaptım. "Keyfimin kahyası için duruyorum sanki. Biri pat diye girmesin diye bekliyorum sanki" Bade yüzünü buruşturdu "Devlet sırrını çıkarmıyoruz Asel sadece kaydının olup olmadığına bakacağız" Oflayarak defteri açtım.

Mırıldanarak "E-E-E-Ece-Efe,Ege.... Emre yok!?" Gerçektende kaydı yok muydu? "İyice baktın mı Asel?" dedi Cansel. "Baktım tabiki"

Şaşırmıştım. Nasıl sınıfa geçebilmişti o zaman? Neden burdaydı? Kaydı neden yoktu? "Tekrar bakalım mı? Belki gözünden kaçtı?" Gözümden kaçmadığına emindim ama bakmalarını işaret ettim. Baktılar bulamadılar.

O sırada aklıma bir fikir geldi. "Buldum! Bir yere daha bakacağız böyle emin olamayız" Boş boş bana baktılar. "Müdürün odasındaki öğrenci dosyalarına bakacağız" dedim. "Güzel fikir haydi gidiyoruz" dedi Bade.

"Saçmalamayın yakalanırız disiplin cezası mı almak istiyorsunuz?" Cansel'e dik dik baktık. "Yakalanacağımızı kim söyledi? Yakalanmazsak ceza da almayız Cansel" dedim. Bade onaylayarak ellerini kaldırdı başını salladı.

Müdürün odasındaydık. Klimayı açık bırakmıştı,serindi içerisi. Masada müdürün isminin yazıldığı kalem seti vardı. Bilgisayar kapalıydı.

Koltuğun arkasındaki rafta mavi öğrenci dosyaları vardı. Alfabetik sıraya göre sıralanmıştılar. Koltuğa oturdum, arkaya doğru çevirdim. Dosyaların arasından E harfinin başladığı yerden başladım aramaya.

"Hadi acele et yakalanacağız!" dedi Cansel. "Korkaklık yapmasana ya. Yakalanmayız merak etme. Hem yakalanırsak en fazla uzaklaştırma alırız" dedim. Cansel bana bakıp "Senin için sadece uzaklaştırma annem keser beni yakalanırsak!" diye inledi.

Bade dayanamayıp "Cansel bir susar mısın? Çok bağırıyorsun yakalanmayacaksak yakalanacağız senin yüzünden" dedi. Cansel ise oflamakla yetindi.

"Yok yok yok!" dedim. "Ee bu suç değil mi? Kaydının olmayan bir okula gizlice girmek ve öğrencisi gibi davranmak?" dedi Bade.

"Şşşt!" dedim. İkisi bir ağızdan "Ne oldu?" dediler. "Ayak sesi geliyor biri merdivenlerden çıkıyor " dedim. "Ee ne yapacağız?" titreyerek konuşuyordu Cansel. "Bana bırakın" dedim ve koltuktan indim.

Müdür içeri girdi. "Ne yapıyorsunuz burada?" dedi sinirle bize bakarken. "Iı..şey..." dedim. Bade kolumu dürttü.

Müdür söze girdi "Ne şey?" aklıma bugün telefonu müdürün odasına bırakmadığım geldi. "Hocam ben sabahleyin telefonumu buraya bıraktım. Ama şimdi bulamadım. Kaybolmuş sanırım. Odanızı karıştırmak istemedim. O yüzden sizi bekledik." dedim.

Müdür bize baktı. "Diğer telefonların arasında değil mi?" dedi. "Hayır hocam orada değildi baktım " dedim. "Belki aşağıya düşmüştür baktın mı aşağıya?" diye sordu.

Telefonlar bir sehpanın üzerinde dururdu. Okula gelince verilir okuldan çıkınca alınırdı. "Hayır hocam bakmadım hemen bakayım" cebimden ince bir hareketle kimse görmeden telefonumu çıkarttım ve sanki sehpanın altında bulmuş gibi oradan çıkarıyormuş gibi hareket yaptım. "Aa buradaymış!"

Kızlar şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Teşekkürler hocam iyi günler" diyerek kapıdan çıktım, kızlarda arkamdan.
"Oha telefonun cidden oraya mı koymuştun?" dedi Cansel. "Hayır" diyip kıkırdadım.Bade "Nasıl oradan çıktı o zaman zekiye hanım?" dedi. "Telefonum cebimdeydi eğilirken cebimden çıkarttım. Sanki oradan çıkmış gibi gösterdim." Bade durup bana baktı "Seni bu zekayla bu ülkede nasıl tutuyorlar be fazlasın sen bu ülkeye git buradan " dedi.

Parkta oturduk her zamanki gibi.Süt mısırımızı dondurmamızı yerken küçük çocuklar gibi oyun oynadık. Sonra pamuk şeker aldık. Ama o düşünce kafama dank diye vurdu. Ya o gün bana bir şey yapsaydı? Babam tehlikede miydi? Bir daha gelecek miydi?

OlağandışıWhere stories live. Discover now