33. Bölüm

12 2 0
                                    

Yorucu bir günün ardından hiç beklemediğim bir kişi beni çok eğlendirmişti.  Biri ilk defa benim için büyük bir şey yapmıştı. Bade ve Cansel'de yapıyorlardı, yapmıyor değillerdi. Ama ilk defa onlardan ve babam sandığım kişi dışında kimse bir şey yapmamıştı bana. Belki de biraz benim suçumdu. Çünkü hayatıma birilerini çok zor alırdım. Bade ve Cansel'ide kabullenmem uzun sürmüştü.

Hiç tanımadığım insanların ortasına atılıp "Burası okul kızım. Burada okuma yazma öğrenecek, insanlarla tanışıp kaynaşacaksın."  denmişti bana annem tarafından. Orta sıra dördüncü sıraya oturmuştum. Sıra bomboş ve üzerinde tek bir çizik bile yoktu. Tertemizdi. İki kız vardı ön sıralarda. Yan yana oturmuş, evlerinden getirdikleri yiyecekleri paylaşıyorlardı. Önlerinde kalem ve kağıt vardı. Çok güzel çizilmemiş bir ev, araba ve bir çocuk çizmişlerdi. Kafadan salma olduğu ve fazla uğraşılmadığı belliydi. Sırama odaklanmıştım. Annem "Gidip kaynaşsana ne güzel oynuyorlar." demişti. Kafamı olumsuz anlamda sallamıştım çünkü kaynaşmak istemiyordum. "Sen gitsene. Yorulma anne burada. Git evde dinlen." demiştim. Ben bunu der demez sınıfa bir kadın girmişti. Annemi çıkartmıştı zaten. Kadın öğretmenimiz olduğunu falan söylemişti. Sonrada tanışma merasimine geçmiştik. Herkesin adımı sormuştu. Aklımda kalan tek şey ise o ön sıradaki iki kızın ismiydi.

Tenefüs olduğunda çıkabileceğimizi söylemişti öğretmen. İlk dersimizde sadece konuşmuştuk. Tanışmıştık. Masama bir el değince kafamı kaldırıp baktığımda o kızlardan birinin yanıma geldiğini gördüm.

"Çok güzel çizmişsin. Böyle resim çizmeyi nereden öğrendin?" demişti.

"Bilmem. Hep çizdiğim için herhalde."

"Ben Cansel." demişti. İlk adımı Cansel atmıştı.

"Asel. O kızla ne zamandan beri tanışıyorsun?" diye sormuştum. Çünkü aralarında hemen bir samimiyet oluşmuştu. Bütün ders boyunca gülüşmüşlerdi.

"Daha yeni tanıştık." Nasıl yani? İnsanlar birdenbire hemen samimi olabiliyorlar mıydı? Çok sorgulamıştım o zamanlar ve garipsemiştim. Ama bilmiyordum ki o iki kızla ortaokulu aynı okuyup, aynı liseyi kazanmak için köpek gibi gece gündüz çalışacağımızı. Aynı tercihleri yapmıştık. Hayatımızın her anında yan yana olmuştuk. Şimdi de yanyanaydık. Şimdide dipdibeydik. Tek bir farkla. Birimizin başı vampirlerle, amcasıyla ve kurtlarla dertteydi.

"Ben senden bıktım Asel. Bıktım. Bu çocukla görüşme dedikçe görüşüyorsun. Yapma dedikçe yapıyorsun! Etme dedikçe ediyorsun!"

"Bitti mi?"

"Ne bitecek?"

"Sanki çok önemsiyormuşta beni düşünüyormuş gibi rol yapmaların. Hayret bu rol yeteneğinle flash tv'ye nasıl alınmadın?"

Artık gına gelmişti. Annemsizlik, babamı bulamamaktan gına gelmişti.

"Ya sen kendini ne sanıyorsun? Abim o benim abim. Onu bulmak için seni kullanmayı bırak kralı gelse kralınıda kullanırım! Kusura bakma. Hâlâ orada takılı kalmışsın kurtarayım seni oradan. Kendimi bile feda ederdim ama seni kullanmak daha cazip geldi. Ne yapabilirim? O benim abim. Onu bulmam için bu gerekti bunu yaptım. "

"Bana haber verebilirdin. Sana yardım ederdim. Arkamdan iş çevirmeden yapabilirdin, yapabilirdik bunu. Sen ne yaptın? Arkamdan beni kullanarak Emre'yi yönettin. Emre'den bilgi aldın! İşte bu yüzden senden nefret ediyorum. Bu yüzden senden iğreniyorum! Beni kullandın sonuçta. Arkamdan iş çevirdin. Belkide her şeyi babam değil sen planladın. Her şey senin planın ve ben bu plana uyayım diye baban söyledi diyorsun? Ben sana artık güvenmiyorum."

OlağandışıWhere stories live. Discover now