38

6.5K 275 134
                                    

"Ne saçmalıyorsun sen?" Alpay'a sorgularcasına bakıyordum.

"Bunu yapmak zorundaydım. Seni kendimden uzak tutmasaydım sana zarar gelecekti. Lakin sen bu işin içine daha çok girdin."

"Beni kendinden uzaklaştırmayı çok güzel başardın Alpay. Öyle bir uzaklaştırdın ki artık senin yüzünü dahi görmek istemiyorum. Sen beni korumaya çalıştığını sandın ama daha çok zarar verdin. Haluk'tan bile. Şimdi gelmiş seni korumam için bunu yapmam lazımdı diyorsun. Senin yüzünden artık ne öz annemi görebileceğim ne de o şirkete adımımı atabileceğim."

"Siktiğimin şirketine adım atmak için o Umut denen gevşekle mi evlendin o yüzden?!"

"Aynen öyle! Sana hesap verecek değilim Alpay! Sen eve kız getirip geri beni bir başıma o evde bırakırken bana hesap veriyor muydun?!"

"O kıza elimi bile sürmedim! Sadece seni kendimden uzak tutmaya çalıştım! Zarar görecektin! Hani birbirimize güveniyorduk?!"

"Beni o hastane odasına bırakıp gitmeden önce düşünecektiniz! Soktuğumun güvenini mi bıraktınız?! Umut'la evlenmemin sebebi Haluk'tu. Haluk'la anlaşma yapmıştım. Taki sen benim işime burnunu sokana kadar. Neyi fark ettim biliyor musun? Gevşek dediğin adam bile değişti fakat sen değişmedin." Alpay öylece baktı suratıma. İçimdekileri bir anda dökmüştüm. Fazla mıydım? Son sözüm fazla olmuş olabilir miydi?

Kim olsa öyle davranır.

"Beni seviyor musun Tutku?" Alpay'ın sorusuyla yerimde mıhlandım. Bu soruyu sorarak neyi amaçlıyordu?

Doğruyu mu söyleyeceksin yoksa yalanı mı?

Benim de bir gururum vardı. Onu sevdiğimi söylersem bu gururu ayaklar altına alırdım.

Yalan söylersen yine almayacak mısın?

"Bunları konuşmak istemiyorum. O yüzden çık önümden."

"Umut'u seviyor musun Tutku?" Soruyu değiştirse de cevabı aynı yola çıkacaktı. Cevaplamak istemiyordum.

"Alpay önümden çık."

"Sorunun cevabını aldıktan sonra seni rahat bırakacağım."

"Tek derdin bu mu Alpay? Seni sevip sevmediğimi söylemem mi? Senden nefret ediyorum. Duymak istediğin buysa eğer buyur." Söylediğim şeyler boğazıma diziliyordu.

"Peki." Durgun çıkan sesiyle önümden çıktı. Gözlerimden yaşlar dökülüyordu. Yine ve yine. Yanından geçip ilerlemeye başladım. Ağlamadan duramıyordum.

Her şeye dayanan sen aşka dayanamıyorsun ha?

Merdivenlerden inmeye başladım. Kapıya doğru ilerleyip açtığımda ormanlık alanla karşılaştım.

Buradan gitmek istiyor musun Tutku?

İstemiyordum fakat gitmem gerekiyordu.

Bana bir bahane sunacakmışsın gibi geliyor.

"Buradan gidemeyeceğimi biliyorsun." Arkamı dönüp merdivenin başındaki Alpay'a baktım.

"İstersen gerçekten gidersin." İstersem gerçekten giderdim. Ama gitmek istemiyordum. Haluk'un yanında olmaktan iyiydi. Ki artık o da beni ölü biliyordu. Artık ben yoktum.

"Yaralı olduğumu biliyorsun."

"Yaralı olsan bile gidersin. İnsan nefret ettiği bir insanın yanında kalmak istemez." Hava çok açık değildi. Kararıyordu. Bunu bahane edemez miydim?

DUYGUNUN ÖTESİNDE +18Where stories live. Discover now