25

16.4K 552 115
                                    

O gün yaşananlar üzerinden iki gün geçmişti. Her şeyi akışına bırakmış bir şekilde devam ediyorduk. O hala bildiğimiz Alpay'dı. Bende onun bildiği Tutku'ydum. Olması gereken de buydu.

"Hala yattığına göre hastaneye gitmekten vazgeçtin." kafamı yastıktan kaldırıp Alpay'a baktım. Aslında onunla konuşmak istediğim bazı şeyler vardı.

"Biraz vaktin var mı?"

"Sence?" çalan telefonu önümde sallayıca küfrede küfrede kalktım yataktan. Hayır hep zamanını buluyorlardı.

"Efendim Akın? Evet. Dosyaları Batu'ya gönder. Yarım saate ordayım." telefonu kapatıp bana dönünce göz devirdim.

"Tamam hazırlanıyorum. Dün zaten bir sürü azarladın."

"Hastaneden çıktığında seni benim alacağımı biliyorsun." derin bir nefes verip seçtiğim kıyafetleri giydikten sonra hızlıca evden çıktık. Arabaya bindikten sonra kafamı koltuğa yaslayıp etrafa bakındım.

"Ne söyleyecektin?"

"Hoşuna gideceğini pek düşünmüyorum fakat katili daha kolay yakalamak için oraya geri dönmeliyiz. Biz saklandığımız sürece ondan asla kurtulamayacağız. Ve bizim grubun içinde böyle biri varken İnci ve karnındaki bebeği tehlikeye atıyoruz." dediğimde derin bir nefes verip burun kemerini sıktı.

"Bakarız. Fakat çok bir şey bekleme benden." dediğinde gülümseyip önüme döndüm.

Bilmem kaç ceset cenaze için alınıp götürülürken elimdeki karton bardağı çöpe atıp yukarı çıktım. Odama geçip kafamı toplamaya çalışıyordum. Bugün fazla yoğundu. Bacaklarımın şiştiğinden emindim. Cesetlerin kokusu zaten bambaşka bir şeydi. Dayanılacak türden değildi. Polisler bile cesedi görmek yerine raporu alıp hastaneden ikiliyordu. Bu mesleği seçerken ki aklıma tüküreyim.
Gözlerimi kapatıp esnerken kapımın tıklanmasıyla küfretmemek için kendimi zor tuttum.

"Gir."

"Tutku." duyduğum ses içimdeki huzursuzluğu zirveye çıkarırken gözlerimi açıp karşımda duran Yiğit'e baktım. İki gün yazmayınca peşimi bıraktığını sanmıştım. Fakat yanılmışım anlaşılan.

"Senin burada ne işin var Yiğit?" sakin çıkması için çaba verdiğim sesimi kontrol altına almakta zorlandım. Çünkü uzun bir süredir yüzünü görmemiştim ve şimdi görünce sinirlerim tepeme çıkmıştı.

"Seninle konuşmam gerek."

"Konuşulacak bir şey olduğunu sanmıyorum. İki gün önce yeteri kadar dinledim seni."

"Duygu'yla ilgili Tutku." demesiyle kahkaha atmam bir oldu. Gerçekten yüzsüzsün Yiğit.

"Yiğit artık kendi emellerin için Duygu'yu kullanmayı bırak. Dirisine saygın yoktu bari ölüsüne saygın olsun."

"Ben ciddiyim Tutku."

"İki gün önce beni arayıp dediklerinden sonra ciddi olduğunu mu savunuyorsun Yiğit?! İlla bağırmam mı gerek anlaman için?! Duygu senin hakkında bana her şeyi anlattı! Senin nasıl biri olduğunu gayet iyi biliyorum! Şimdi ya odamdan defolup karşıma bir daha çıkmazsın, ya da güvenliği çağıracağım! Yeterince açık mıyım?!" dışarıdaki bazı insanların garip bakışları yüzünden ayağa kalkıp camları kapatmak zorunda kaldım.

Ceketinden çıkardığı kağıdı masama koyunca sabır çektim. İlla kendi bildiği olacaktı değil mi?

"Bu kağıdı Duygu'nun evinde buldum. Sana yazılmış olan bir kağıt. Okuduktan sonra soracağın bazı şeyler olacak o yüzden gelmek durumunda kaldım."  bakışlarımı üzerinden çekip kağıdı aldıktan sonra okumaya başladım.

DUYGUNUN ÖTESİNDE +18Where stories live. Discover now