47

5.5K 280 141
                                    

Gözlerim Koray'dan ayrılamıyordu. İliklerime kadar üşümüştüm sanki. Bunu yapacak hale nasıl gelmişti? O benim abimdi. Bunu en son yapacak kişilerden biriyken...

"Anlatmak ister misin Koray Bey? Hepimiz öğrenelim. Kardeşinin sevdiği adama bunu yapmak hoş mu?" Onun kardeşi olduğumu biliyor muydu? Peki ya Koray? Koray'ı nereden tanıyordu?

"Abi?" Koray'ın bir şey demesini bekliyordum. Bu kadar şeyin altında neden parmağı vardı anlamak istiyordum.

"Çünkü bu adam sana bir sürü acı çektirdi Tutku. Hayatını mahvetti. Masum olan birini bu işe sokacak kadar intikam derdindeydi. Bu duruma düşmeyi hak ettin mi? Sana ilk önce başka biriymiş gibi tanıtıp sonra bütün dertleri tek tek yaşatmadı mı? Bu kadar acıyı çekmeye hakkın var mıydı? Ben abiyim Tutku. Senin huzurun, mutluluğun benim için çok önemli. Ve bu herif sana kâbusu yaşattı." Şaşkınlıkla ona bakarken Alpay ise sırıtıyordu. Halinden gayet memnundu.

"Valla kız kardeşine bende sordum Koray. Sana bunları yapan bir adama nasıl bu kadar tutkuyla yanarsın diye."

"Ve sen ona aşık oldun Tutku. Bu kadar acıyı sana çektiren adama deli oldun. Eğer sonrasında bu ilişki devam ederse daha çok canın yanacaktı. Buna izin veremezdim. Fakat ölmedi işte. O kadar başına aldığı darbeye rağmen ölmedi. Ama şansıma hafızasını kaybetmişti. Artık ne seninle alakası kalmıştı ne de diğerleriyle. Herkesten uzak olacaktı."
Ayaklarıma kan gitmiyordu sanki. Nefesim vücuduma yetmiyor, kalbim deli gibi atıp duruyordu. Benim iyiliğim için olduğunu söyleyip duruyordu.

"Bunu ona yapmaya hakkın yoktu abi. Ben sana inanamıyorum. İki senedir... kafayı yiyeceğim artık! Sen ne hallerden geçtiğimizi biliyorsun. Onun neler yaşadığını biliyorsun. Bunları yapmak zorunda ol-"

"Bunları yapmak zorunda değildi Tutku. Bunları ne sana ne başkasına yapmak zorunda değildi. Gözündeki perdeyi kaldır artık. Bu bir aşk masalı değil. Ona takıntılı hale gelmişsin."

"Sen ne dediğinin farkında mısın Koray?"

"Ben ne dediğimin gayet farkındayım.  Fakat sen hiçbir şeyin farkında değilsin. İki senedir kabuslar içerisinde kalkıp her gün uykusuz kalmadın mı? Her gün gebermek için dua etmiyor muydun? Hepsi bu adam uğrunaydı." Dediğinde kendimi içimde sorguya çektim.
Bu kadar sıkıntı ona takıntılı olduğum için miydi? Bunu fark edemeyecek kadar kör müydüm?
Ben onu gerçekten seviyordum. Bu bir takıntı değildi. Yanılıyordu.

"Koray yanılıyorsun. O sıkıntıları yaşamamın sebebi Alpay'a olan aşkımdan çok onun benim için kendini feda etmesiydi. Bunun benim üzerimde bıraktığı etkiyi anlayamazsın. Bunu Alpay da yapsa başkası da yapsa aynı sıkıntıları yine çekerdim. Farkındayım, senin gözünde bu takıntı gibi görünebilir. Fakat bu takıntı değil. Asıl sen Alpay'ı benden uzak tutmayı takıntı haline getirmişsin. Bu onun ölümüne bile neden olsa benden uzak tutacaktın. Ama bu bana daha çok zarar verdi. Ve bana verdiği kadar çocuklarıma da verdi."

"Tut-"

"Tutku ne?!" Sesim bir anda yükselirken etrafa zarar vermemek için kendimi zor tutuyordum. Ben düşünmedikçe kimsenin benim iyiliğimi düşünmesini istemiyordum.

"Siz birbirinizi nereden tanıyorsunuz?! O benim senin kardeşin olduğumu nereden biliyor?! Hafızasını kaybetmedi de yine bir oyunun içinde mi kaldım?!" Üçüne de bakıp bir açıklama yapmalarını bekliyordum.

"Üç ay önce evime bir mektup geldi. Geçmişte olan her şeyi açıklayan bir mektup." Alpay'ın dediğiyle olduğum yerde kaldım. Ne yani her şeyden haberi var mıydı? Birkaç gündür bana başından beri oyun mu oynuyordu?

DUYGUNUN ÖTESİNDE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin