~8~ Part 1

971 69 14
                                    

Multimedya'da Rüzgar var

--

PART 1

Bu saat de... Tamam saatin kaç olduğunu bilmiyorum ama ışıklar kapalı olduğuna göre 10.00u geçmiş olduğunu biliyorum. Asıl soru bu değil. Asıl soru bu saatte benim uyanmama sebep olan şey. Kapımın tıklatıldığına yemin edebilirim. Bu saatte ve bu hastane de kapım neden çalındı ? Belki de uyku sersemliği ?

Emin olmak için kalktım ve kapıya doğru yöneldim. Hafif titreyen ellerimle kapı kulpunu tuttum ve asıldım. Kapıdan dışarı çıktığımda uzun ve sonu görünmeyen karanlık koridora bakmaya başladım. 'Bir gece ışığı koyamaz mıydınız ? Peki teşekkürler.' diye düşünürken odamın bir iki adım önüne çıktım. Karanlıktan korkmadığıma rağmen içimi bir korku sardı. Sonu gözükmemesi hatta sonunu bırak odamın yanında duran diğer odanın kapısı dışında başka hiçbir şey görünmüyordu ve bu da benim gerçekten ürkmeme neden oldu.

Karanlık, koca bir hiçlikti.

Attığım bir iki adımı geri alıp odama girecekken durdum. Topuklarımın üzerinde dönerek Rüzgarın kapısına baktım. Ona o iğneyi sapladıklarını gördükten sonra odama koşmuştum. Rahatsız yatağıma yattığımı hatırlasam da ne zaman uykuya daldığımı hiç hatırlamıyordum. Hayatım boyunca güçlü durmaya çalışan benliğim Rüzgarı öyle o halde, çaresizliği gözlerinde gördüğümde yıkılmıştı. Yavaş yavaş Rüzgarın kapısına doğru yürüdüm. Kapıya yaklaştıkça fark ettim ki kapı aralık duruyordu. 'Rüzgarı odasına kilitlemişlerdi ?'

İçimi garip bir endişe kaplarken kapının camından odaya baktım sonra da yatağına. Sabah bağlandığı yerde yoktu. Dikkatlice içeri girip kapıyı bulduğum gibi aralık bıraktım. Adımlarım kontrolüm dışında Rüzgarın yatağına doğru ilerlerken bu yaptığımın ne kadar doğru olduğunu düşünüyordum. Yatağının başına geldiğimde gözümde sabah olanlar canlanmıştı. Yüzünde her ne kadar ifadesizlik maskesi takılı olsa da gözlerindeki duygu kırıntılarını görmüştüm. Çaresizdi ve onu öyle görmek canımı yakmıştı. Rüzgar neden bu kadar beni derinden etkiliyor en ufak bir fikrim bile yok. 'Hoşlanıyorsun. Ah! Bir akıl hastanesindesin ve birinden hoşlanıyorsun. Zamanlama harika!'

Gerçekten kimin iç sesi kendine bu kadar acımasız davranabilir ? Kendimi hoşlanmadığıma ikna etmeye çalışırken gözüm, Rüzgarın yastığında ki lekeye çarptı. Rengi koyuydu ya da karanlıktan dolayı öyle görüyordum. Biraz daha dikkatli incelemeye başladım. Kan mıydı? Odanın karanlığından dolayı emin olamayıp ayın ışığından yararlanmak için yastığı alıp pencerenin önüne yürüdüm.

Dolunay vardı bu hiçliğin ortasında. Bu karanlığı aydınlatan oydu sadece. Oysa ki benim içimde ki hiçliği, karanlığı, boşluğu hiç bir dolunay -ışık- aydınlatmıyordu. Kendi hiçliğim de tek başımaydım.

Dolunayın ışığı ile yastıkta ki lekenin kan olduğundan emin oldum. Neresi kanamıştı acaba ? Neden kanamıştı ? Sabah Kayranın yumruğu yüzünden burnu kanamıştı ama Rüzgar o göz alıcı hareketi ile kanı silmişti. Kaşları kalkık bir şekilde -alayla- baş parmağını burnunun altında ki kana hafifçe dokundurup silmişti. Bu hareketin sadece onda bu kadar çekici durduğuna emindim. Ne diyorum ben ? 'Aptal ondan hoşlanıyorsun! Sana inanamıyorum, bir akıl hastanesindesin salak! Gerçekten zamanlama harika!' diye konuştu acımasız iç sesim. Kendime Rüzgardan hoşlanmadığımı kanıtlamaya çalışırken acımasız iç sesim Sherlock Holmes edasıyla bu kanın daha yeni olduğunu belirtti. Gerçekten yeni olmalıydı. Burnu hala kanıyor olamaz öyle değil mi ? Acaba bakıcılar ona zarar mı verdi ? Aklıma gelen bu düşünceyi hemen beynimin en derinlerine yolladım.

Aniden gelen ses nedeniyle başımı çevirip odanın kapısına baktım. Ses gürültülüydü ama uzaktan geldiği için boğuk çıkmıştı. Yani öyle tahmin ediyordum. Bu da mı zihnimin bana oyunuydu ? Kapım gerçekten çalınmıştı ve bu ses de gerçekten çıkmıştı. Deli değildim ve bundan emindim. 'Emin misin?'. İç sesimi susturarak yastığı aldığım yere bıraktım ve yine kapıyı aralık bırakarak odadan çıktım. Koridorun derinliğine bakmaktan çekinerek odama yöneldim. Kapının önüne geldiğimde kapıma yapıştırlmış küçük not gözüme ilişti. Koridora bakıp oradan izlenildiğim hissine kapılarak kağıdı kapıdan aldım ve hızlıca odama girdim. Nefesimin hızlandığını yeni fark etmiştim. Düzene sokmaya çalıştığım sırada kağıtta ne olduğuna bakmak için yine dolunayın ışığını kullandım.

'Revire gel ufaklık. Konuşacağız.'

'Ufaklık' kelimesini aklımdan geçirirken ağzımdan fısıltıyla bir isim düştü. Rüzgar.

****

Yazardan;

Kısa olduğu için üzgünüm çok bekletmek istemedim. Part 2 yakında hazır olacak. Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin😊 Teşekkürleer

Zamansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin