~21~

608 58 21
                                    

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim. Oy vermeyi unutmayıın!!!

Keyifli okumalar...

----

Yıldıray beyin yanındaydım. Saat bire yaklaşıyordu ve benim seans vaktimdi. Daha çok onun konuştuğu seansta ben oturarak onu dinlemek yerine odanın içinde gezip -daha doğrusu sadece kütüphaneyi.- inceliyordum.

neredeyse bir odanın duvarı kadar olan kütüphane oldukça yüksek, geniş ve çok raflıydı. Kendi boyuma denk gelen rafları sıra sıra incelerken gözüme, genelde çalışma masalarının üzerine konulan ayaklı takvime takıldı.

Eylül ayındaydı. Kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım. Yıldıray Bey "Tabii bunlar senin açından kötü olabilir, ama..." derken lafını "Bu gün ayın kaçı?" diye böldüm. Yıldıray bey biraz sustuktan sonra cevabı verdi. "Eylül'ün on altısı."

Kaşlarım şaşkınlıkla kalktı. Eylül. On altı. Kafamda ufak bir hesaplama yaparak beş aya yakın bu hastanede olduğumu fark ettim. Koskoca beş ay. Babamı görmeden geçirdiğim koskoca beş ay.

Hafızamı film şeridi gibi geriye sararak olanları aklımda canlandırdım. Az kalsın ölüyordum, hırpalanmıştım, birilerine güvenmiştim. Varlığından bile haberdar olmadığım birçok duyguyu tatmıştım. Şu son iki ayda ise bir plan oluşturmuştuk. Hayatımın yönünü tamamen değiştirecek bir plan.

Kaçış planı. Üç kişiden oluşan bir kaçış planı hazırlamıştık.

Planlarımız da çıkabilecek her aksilik için bir B planı daha düşünmüştük. Kusursuz, profesyonelce hazırlanmış bir kaçış planı hazırlamıştık.

Bu güne kadar her şey hak verirsiniz ki, bana çok olağan dışı geliyordu. Birazda komik. Klasik bir aksiyon filminin içindeydim sanki. Biri yazıyor ben ise oynuyordum.

"Babanı düşünüyorsun değil mi?" diye ani gelen soru karşısında biraz şaşırdım. Kütüphaneye sırtımı dönerek Yıldıray beye odaklandım. Sesli dile getirilince canım daha çok yanmıştı.

Masum olduğunu düşündüğüm bir ifade ile "Arayabilir miyim?" diye sordum. Yıldıray bey biraz durdu ve ayağa kalkıp telefonu bana uzattı.

"Hemen kapının önünde olacağım." Dedi ve kapıya yöneldi. Çok düşünceli bir adamdı. İlk geldiğimde ondan nasıl şüphe etmiştim? Kendime kızdım ve babamın numarasını tuşlamaya başladım. İçimde buruk kısım baş gösterdi. Babama çok kırgındım.

Çalıyor... Çalıyor...

Hışırtıyla telefon açıldı fakat ben daha konuşamadan kulaklarımı bir kadın sesi doldurdu.

"Paranı vereceğim Yıldıray!" diye kısık sesle biri cırladı. Ardından telefonun kapandığını bildiren o uğursuz ses çıktı.

Beynimde flaş eşliğinde bir isim patladı, Asude.

Boş gözlerle telefonu incelerken Asude'nin ne dediğini bir kez daha düşündüm. Bir kez daha, ve bir kez daha. 'Paranı vereceğim Yıldıray!' Dizlerim bir anlığına titredi. Yıldıray Yetkiner, o da bu işin içindeydi!

Telefonun ekranını tekrar açarak rehbere girdim. Emin olmayan hareketlerle Asude yazmaya başladım. 'As' yazmıştım ki karşıma o uğursuz isim çıktı.

Telefonu çeneme dayayıp hafifçe iki kere vurdum sonra da elimde bir tur döndürdüm. Ayarlara girip numarayı gizledim ve 'Asude' isminin üzerine tıklayarak aradım.

Zamansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin