~22~

633 52 12
                                    

Geç kaldım özür dilerim... Bölüm için çok uğraştım. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalaar.

---

Huzursuz uykumdan sıyrılarak gözlerimi açtım.

Gözlerimin karanlığa alışmasını umarak birkaç dakika bekledim. Odamı aydınlatan ay, anlaşılan bu gece kendi köşesine çekilmişti.

Kendimi çok yorgun hissediyordum, oysa kaç saattir uyuyordum. En son gözlerimi kapattığımda güneş tepedeydi, şimdi ise sadece karanlık vardı. Odamda bir saat olmadığı için böyle ilkel yöntemlerle 'zaman' denilen kavramı unutmamaya çalışıyordum.

Yattığım yerden doğrularak oturdum. Gözlerimi ovuşturuyordum ki aklıma gelen şey ile kaskatı kesildim.

Kaçış planı!

Işıklar kapatıldıktan tam bir saat sonra buradan kaçacaktı! Işıklar çoktan kapanmıştı!

Ah lanet olsun!

Hızla yerimden doğruldum ve koşar adım Rüzgar'ın odasına giderken içimden tek bir şey geçiriyordum.

'Lütfen bensiz gitmemiş olun, lütfen beni burada bırakmamış olun. Lütfen, lütfen, lütfen.'

Çekingen tavırlarla kapı kulpunu tutup indirirken kendimi her şeye karşı hazırlamaya çalışıyordum. Kapıyı yavaş yavaş ittirdim ve içeriye baktım.

İçeride kimse yoktu.

Rüzgar'ın odasına girip kapıyı ardımdan kapattım. Sırtımı kapıya yasladım ve yavaş yavaş yere doğru kaydım. Odayı boş gözlerle inceliyordum.

Boğazımda oluşan o acıyı tahmin edebilirsiniz. Kocaman bir yumru. Birde tam şurada, şu sol tarafta bir batık hissi vardı.

Hayal kırıklığı.

'Ne bekliyordun ki?' diye sinsice fısıldadı içimde ki ses. Sahiden ne bekliyordum ki?

Onlara güvenmiştim. Rüzgara güvenmiştim.

Boğazımda ki acı yükselerek gözlerime geldi. Saçlarımı iki yandan canımı acıtacak şekilde çekerken kendi kendime "Aptalsın! Ne bekliyordun ki Aptal!" diye fısıldar şekilde kendime kızıyordum. İlk damla gözlerimden aşağıya düşerken ikinci damlada arkasından hiç beklemeden düştü. Sonra üçüncüsü, dördüncüsü...

Elimin tersi ile yanaklarımı sildim ve ayağa kalktım. Tüm planı biliyordum, öyle değil mi? Beni tutan neydi? Buradan tek başıma kaçabilirdim. En azından deneyebilirdim. Bir şansım vardı ve bunu kaybetmeyecektim.

Odadan çıkmadan önce içimde ki Rüzgara olan öfkeyi birazcık boşaltma isteğiyle doldum. Çocukça olduğunu biliyordum ama yatağına doğru ilerleyip bir tekme atmaktan kendimi alıkoyamadım. Yetmedi yastığını attım. O da yetmedi yorganı, çarşafı çekerek yere attım. Zorlanmamıştım ama hırsla yaptığım için nefes nefese kalmıştım.

Kapıyı açıp çıkacaktım ki dışarıdan biri kapıyı açtı. Dengemi kaybedip geriye doğru sendelerken biri belimden kavrayıp çekti ve vücudumu kendi gövdesine yasladı. Bu sıcaklık, bu koku ve bu his hiç yabancı değildi.

"Sakar."

Derin bir nefes aldım. Kafamı omzuna yasladım ve bitkince "Gittiniz sandım." Diye fısıldadım.

"Sensiz mi?" diye sordu alay edercesine ve devam etti, "Seni almadan hiçbir yere gitmem ufaklık."

Gözlerimi yumup yavaşça kokusunu içime çektim. Bu hissin tadını çıkartmak için gözlerimi yumup kollarımı sıkıca boynuna doladım.

Zamansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin