~16~

803 61 10
                                    

Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar.

The American Dollar- Anything You Synthesize

———————————-

Odanın sessizliğini bölen şey kapının açılma sesiydi. Odaya girip üçümüz arasında şaşkınca bakışlarını gezdiren kişi Yıldıray Yetkiner idi. Biz masasının arkasında Rüzgar ile beraber dışarıdan yanlış anlaşılmaya müsait bir pozisyonda oturuyorduk. Masanın öteki tarafında ise Kayra vardı. Gözü dolu bir Kayra. Gözünde duran bir damla dayanamayarak yanaklarından aşağı süzüldü. Eliyle yaşını silerken gözlerini tavana çevirdi. Gözleri geri beni bulduğunda hemen gözlerini kaçırdı.

İlk konuşan kişi Yıldıray Yetkiner olmuştu. "Çocuklar, burada ne oldu?" Hiç birimiz cevap vermemiştik. Hepimiz burada neler olduğunu düşünüyorduk. En azından ben düşünüyordum. Az önce neler olmuştu?

Doktor beni endişeli gözleri ile süzüyordu. Ağladığım için yüzüm berbat bir halde olmalıydı. Az önce neler olduğunu dair kafamda hızlı bir durum değerlendirmesi yapmalıydım. Karşımda beni öldürmek isteyen ve sadece istemekle kalmayarak bunu denemiş bir hasta vardı. İlginç olan ise hiçbirini hatırlamıyor oluşuydu. Ayrıca bunlar olmadan öncede bu çocuk benim arkadaşımdı. 'Berbatsın' diye fısıldadı karanlık iç sesim. Hadi ama böyle bir psikopat olacağını tahmin edemezdim? 'Edebilirdin, burası bir akıl hastanesi aptal!' Pekala, bu sefer haklıydın. 'Hep öyleyim tatlım.' Kes sesini.

İç sesimle olan kavgamı sonlandıran şey, Yıldıray beyin bana yönelttiği soruydu. "Doğa, iyi misin?" Kayra'dan gözlerimi ayırmadan sorusunu yanıtladım. "Şey, evet. Yani sanırım. Ben sizinle bir şey konuşmaya gelmiştim v-ve sonra Kayra'da.." diyecek oldum ama Rüzgar ve Kayra aynı anda lafımı böldüler "Bende."

"Hepiniz tesadüfen aynı anda odama, bana soru sormak için mi girdiniz?" Yıldıray beyden mükemmel bir soru! Gözlerimi sırayla Kayra ve Rüzgara yönelttim. Kayra ifadesizdi, Rüzgar ise ona baktım da omzunu silkmişti. Rüzgarın neden hala kucağında oturuyordum ki? Omuzlarından destek alarak hızlıca ayağa kalktım ve kendimi toparladım. "Yıldıray bey sizinle bir konu hakkında konuşmam gerekiyordu."

"Pekala, Rüzgar ve Kayra sizi dışarıya alalım." Dedi ima dolu sesiyle. Kayra ve Rüzgar cevap vermeden harekete geçti ve Yıldıray beyin yanından geçerek kapıdan çıktılar. "Biraz seni bekleteceğim. Oturabilirsin." Diyerek odadan çıktı ve kapıyı ardından kapattı. Gözüm dosyaların bulunduğu çekmecelere kaydı. Son çekmece açık kalmıştı. Yıldıray beyin sesini duyuyordum büyük ihtimalle Rüzgar ve Kayra ile konuşuyordu. Dikildiğim yerden hareket ederek çekmecelerin önüne hızla ilerledim. Ayağımla en alttaki çekmeceyi ittirerek kapattım ve sonra eğilerek üzerinde duran anahtarı çevirerek çekmeceyi kilitledim.

"Sorun istemiyorum çocuklar, anladınız mı?" kapının ardından gelen ses yakındı. Zamanım azalıyordu. Anahtarı çekmecenin üzerinden çıkarttım ve anahtarı bulduğum çekmeceye doğru hızlı bir şekilde yürüdüm. Masanın etrafından dolaşmak yerine masanın üzerinden geçtim. Kapının kulpu hareket ettiği sırada soğuk kanlı davranmaya özen göstererek anahtarı bulduğum yere geri koydum ve hızla çekmeceyi kapattım. Yüzümü hemen kütüphaneye dönerek kitapları inceliyor muşum izlemi vermeye çalıştım.

Yıldıray Yetkiner odaya girip kapıyı kapattığında kafamı ona çevirdim. Yüzünde ki samimi gülüş eşliğinde bana bir soru yöneltti. "Kitapları seviyor musun?" Harika anlamamıştı. "Ş-şey evet. Aslında buraya bunun için gelmiştim. Yani kütüphanenizden bir kitap alabileceğimi ö-öğrenmek için. Kütüphanenizden bir kitap alabilir miyim?" Sesimi kesmem gerekiyordu yoksa anlayacaktı. "İstediğin kitabı alabilirsin. Keyfine bak." Gülümseyerek başımı tekrar kütüphaneye çevirdim. 'Veronika Ölmek İstiyor' adlı bir kitabı seçtim ve Yıldıray beye döndüm. Elimde ki kitabı kaldırıp kulak hizamda tutarak görmesini sağladım ve "Teşekkür ederim" diyerek kitabı geri indirdim.

Zamansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin