~31~

394 28 11
                                    




Keyifli okumalar..

------------------------------------------------

Rüzgar arabayı yavaşça durdurduğunda oturduğun yerde dikleşip gözlerimi kapattım. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştığımda elimin üstünde bir sıcaklık hissettim.

Kaslarım gevşerken gözlerimi açıp Rüzgara baktım ve sonra da yüzünde ki kendine güvenen ve bana güven veren gülümsemesine baktım.

Vale gelip Rüzgarın kapısını açtı. Rüzgar ilk adımını dışarı attıktan sonra kendini dışarı çıkarttı. Etrafına hafif kıstığı gözlerle bakarken ceketini ilikledi ve sonrada saçını düzeltti.

Benim olduğum tarafa doğru ilerlerken ön camdan onun arabadan çıkarken bile nasıl bu kadar karizmatik olabildiğini düşündüm.

Kapımı açıp bir elini bana uzattı. Yüzünde ki gülümsemeye karşılık verdikten sonra elini tuttum ve beni arabadan çıkartmasına müsaade ettim. Sağ eli ile bir elimi kibarca tutarken arabanın kapısını kapattı.

Gözüm diğer çocukları ararken onların da arabalardan teker teker indiğini gördüm. Hepsinin aynı anda kapılarını açıp dışarı çıkmalarını izledim. Ardından onlarda ceketlerini ilikleyip anahtarı valeye uzattılar.

Rüzgar elimi hafif çektiğinde dikkatim ona yönlendi. Centilmen bir şekilde koluna girmem için bana kolunu uzattı. Koluna girdikten sonra Rüzgar adımlarını benim için yavaş tutuyordu ama sabırsız olduğunun da farkındaydım.

"Sefa Doğan ve Burcu Doğan."

Kokteylin olacağı salonun önünde ki görevliye Rüzgar sahte isimlerimizi söylediği zaman kafamı şaşkınlıkla ona çevirdim. Ardından aynı hızla bir şeyleri çaktırıp çaktırmadığımı anlamak için görevliye baktım ama neyse ki önünde ki listeden adımızı kontrol ediyordu.

Sonunda adam bize bakıp gülümseyerek "Hoşgeldiniz, geçebilirsiniz efendim." Dedi ve nazik bir şekilde başını eğdi. Rüzgar ise adama bakmayarak içeri geçerken onu birazcık toparlamak için adama küçük bir gülümseme gönderdim. Birazcık kibarlıktan kimseye zarar gelmezdi.

Rüzgar topluluğun içine girmeden beni kenara çekti. Eli cebine giderken "Evli olduğumuzu daha önceden haber verebilirdin!" diye yakınıyordum. Ardından gözüm cebinden çıkarttığı şeye ilişti.

Bir tek taş yüzük.

Benim dilim tutulurken Rüzgar narin bir eşyaya dokunuyormuş gibi elimi tuttu ve yine aynı narinlikle yüzüğü parmağıma geçirdi.

"Bir oyun için daha küçük bir yüzük alabilirdin." Diye utanarak mırıldandığım da cevabını hiç beklemeden vermişti.

"Oyun olsa da sana yakışacak bir şey almak istedim." Gözlerimi yüzükten çekip ona baktığımda gülümsediğini gördüm.

"Sonuçta her zaman takmayacağım bu kadar para vermene gerçekten gerek yoktu Rüzgar."

Tuttuğu elimi koluna koyup benimle birlikte topluluğa doğru ilerlediğimiz sırada "her zaman takacağın zamanlarda gelecek ufaklık." Diye mırıldandığında sesinde belirgin bir huzursuzluk vardı ama duymamazlıktan geldim. Neyi kast ettiğine sonradan kafa yoracaktım.

Büyük salonun ortasında ki büyük avizeyi daha kapının başında fark ediyordunuz. Ardından büyük salondaki diğer pahalı ve antika gibi duran eşyalar dikkat çekiyordu. Kalabalık içinde elinde içeceklerle servis yapan birçok garson vardı.

Zamansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin