~10~

814 66 9
                                    

Multimedya Doğa. Keyifli okumalaar :))

----------

Rüzgarın ağzından;

Zamanın da kemerlerden kurtulamamıştım ve Kayra anlıma ne olduğunu görmediğim bir şeyle vurmuştu. Şu anda gözümü acıtan beyaz ışığa alışmaya çalışıyorum. Revirdeyim. Ortada büyük bir masa var iki kenarında yürümek için genişçe bir mesafe var. Dikdörtgen şeklinde ki odanın duvarlarına bitişik dolaplar var ve odayı çevreliyor. Gereksiz bir sürü dolap. Onun dışında dosyaları koyduklarını bildiğim bir çekmece var. Onun dışında bir çekmeceli dolap daha var. İçinde araç gereç olduğunu tahmin ediyorum. Odaya beyaz ve grinin bir kaç tonu hakim. Arkamı döndüm. Kapı arkamda kalıyordu. Uzak sayılabilirdi. Yanında askılık vardı ve üstünde asılı 3 tane beyaz önlük vardı. Etrafımı çok iyi inceleyip kullanabileceğim malzemeleri seçiyordum. Plana ihtiyacım vardı. Oturduğum tahta sandalye eskiydi. Arkada bağlanmış olan ellerimi sandalyenin köşesine sürtüp aşındırmaktan başka çarem yoktu. Tamamen kopmasa da bir süre sonra iyice aşınan ipi kendim koparta bilirdim. "Ufaklığının canı çok acıyacak Rüzgar." demişti bana vurmadan önce. Bir plan yapmam gerekiyordu fakat bu cümle buna engeldi.

Hayır, hayır, hayır! Karşımda ki sandalye de o mu oturacak şimdi ? Hayır! Hareketlerimi hızlandırdım. Doğa'ya zarar vermesine izin veremezdim. Geldiği ilk günden beri başına bela açıyordu aptal kız.

Revirin dışından gelen seslerli duydum. Adımları hızlıydı. Bir erkek olduğu kesindi, Kayra olmalıydı. Durdum ve bekledim. Kapı hızlıca açılıp yavaşça kapatıldı. Hızlı hızlı biraz uzağımda durdu. "Birazdan özel konuğumuz burada olur. Hemen sana kurallardan bahsedeceğim. Eğer bağırırsan, Doğa'nın kısa olan ömrünü daha da kısaltırsın. Yanlış bir hareket yapmayı sakın deneme, Doğa'ya patlar"

Cevap vermedim. Veremedim. Doğa'nın kısa olan ömrü ? Onu öldürecekti. Her saniye değerliydi. Ona laf yetiştirmek yerine kurtulmalıydım. Kendi bilinç altımda planlar üretirken enseme bir acı yayıldı. Yine neyle vurmuştu şerefsiz? Ense kökümden yukarı çıkan acı dilimi uyuşturdu. Ardından gözlerim kapandı sadece duyuyordum. "Sesini çıkartma. Rüzgar Erez."


Kapı yeniden açıldı ama bu sefer kapatılmadı. Doğanın sesini duydum. Bana seslenmişti. Hızlıca geldi ve önümde diz çöktü. ''Rüzgar! Kendine gel Rüzgar!'' sesi harikaydı. Ah ne diyorum ben! "Doğa, Kayra'nın tuzağı. Kaç." demeye çalıştım ama ağzımdan çıkan şeyleri kulağım bile duymamıştı. 'RÜZGAR EREZ ACİZ DURUMDA! HAH NE İRONİK!' diye bağırdı içimde ki karanlıkta yaşayan canavar

Kendime geldiğimde ensemde ki acı sabitti. Karşımda duruyordu. Sandalyeye bağlanmıştı. Solgun yüzü güzelliğinden kaybetmemişti. Sarı saçları omuzlarından aşağıya sarkıyordu. Önüne gelen bir kaç tutam saçı kulağının arkasına itmek istedim. Ona dokunmak istiyordum.

Hala ayılmamıştı. Kaşları çatıktı ve mırıldanıyordu. Ne dediğini seçmeye çalıştım. "Hayır...Yapma...Lü..lütfen." Benim de kaşlarım çatıldı. Ne görüyordu? Ardından dediği şeyle dudaklarım aralandı. "Rüzgar ya..yardım et." Rüyasında bende vardım. Bu merakımı daha da arttırdı. Kaşları daha da çatıldı. Korkuyordu. Uyanması lazımdı. "Doğa" diye seslendim.

Biraz bekledim ama bir reaksiyon göstermedi. Ardından daha yüksek bir sesle "Doğa, uyan." dedim. Sesim sonunda rüyasına ulaşıp onu ordan çıkartmıştı. Gözlerini açmaya çalışırken geri kapadı. Sıkı sıkı yumdu gözlerini. Gözlerini alan ışık çok rahatsız etmişti onu fakat benim izlediğim manzara mükemmeldi. Gözlerini hızlı hızlı kırpması.. Hafifçe dudağını ısırması. Kes sesini Rüzgar!

Rahatlaması için hafif gülümsedim ve yatıştırıcı olduğunu düşündüğüm tonda konuştum. "Sonunda uyandın ufaklık" Gözlerinden bir sürü sorusu olduğunu anlıyordum.

**************

Fazla bağırdım! Ah hayır hayır olamaz!

Doğa güçlüydü ama bu kadar fiziksel acı fazlaydı. "Bu kötü oldu Rüzgar. Kuralları anlatmıştım değil mi!" Derken her kelimesinde sesini yükselten Kayra beni korkutma girişiminden zafer kazanamadı. Kapıda Doktor Yıldıray bey ve sayısından emin olamadığım bir kaç kişi daha vardı. Kayra Doğa'nın bileğini kavrayıp havaya kaldırdı. Ellerimin serbest kalması için az kalmıştı, hızlanmıştım ve Kayra bunu fark bedecek durumda değildi. Kayra elinde ki bıçağı Doğanın bileğine bastırdığı anda "Hayır!" diye bağırdım.

Havaya kaldırdığı bileğinden aşağıya koyu kırmızı yoğun sıvı akmaya başladı. Kan. Yavaş yavaş omzuna doğru yol alan kan, Doğa'nın bitkin yaş dolmuş gözleri. Ağlamamak için kırpmıyordu bile. Güçlü bir kızdı, çok güçlüydü. Hak etmiyordu bunları ve burda olmayı. Aklıma baygınken kurduğu cülmle gelirken sonunda iplerden kurtulmuştum. "Rüzgar yardım et."

Ayağa hızlıca kalktım, ardımdan sandalyenin düşüş sesi geldiğinde Kayra'nın burnuna sert yumruğumu geçirdim. O hızlıca yere düşerken aynı hızda ben Doğa'nın yanına vardım. Bağlı olan elini ve ayaklarını çözdüm. Ardından daha fazla kan kaybetmemesi için bileğinde ki kesiği elimle kavrayıp sıktım. Sırtımı duvara yaslandım ufaklığımı da kucağıma yerleştirdim. Kollarımın arasındaydı, sarmıştım onu. Güvendeydi. Zamanında kurtulamamıştım lanet iplerden. Benim yüzümden bu haldeydi.

Geldiği ilk günden beri kalbimi eriten bu ufaklık benim yüzümden bu haldeydi. Saçlarını geriye doğru atıp eğildim ve dudaklarımı anlına bastırdım. Biraz daha eğilip kulağına yaklaştım ve "Beni bırakamazsın Doğa! Gözlerini açık tut bırakma beni ufaklık." der demez kapı kırıldı. Kulağına hızlıca eğilip çok sessizce tekrar fısıldadım. Duymak istemiyordum dediklerimi. İtiraf etmek istemiyordum kendime belkide. "Sana ihtiyacım var. Hiçliğimi aydınlatmana ihtiyacım var ufaklık." Ardından Doğayı kucağımdan aldılar ve hemen ortada ki büyük masaya yatırdılar. Hemen bileğini yırtık bir kumaş parçası ile sıkıca sardılar. Kapalıydı gözleri. İhtiyacım vardı ona. Işığım olabilirdi o benim. Kaybedemezdim onu. Gidemezdi, beni bırakıp gidemezdi çünkü ben ona daha git dememiştim! Gözlerini yarım bir şeklinde açtı. Yorgundu, bitik haldeydi. Ardından tekrar kapattı gözlerini. Ben Rüzgar Erezdim, ben ona git demeden hiçbir yere gidemezdi. O da Doğa Ucaydı ve beni geldiği günden beri hiç dinlememişti.

------------------

Yazardan;

Merhaba!

Öncelikle kısa oldu biliyorum. Olayların ilk geliştiği bölümü çok detaylı anlatmıştım ve yine aynı şekilde yazarsam sıkılacağınızı düşündüm. Sınav haftamdan dolayı biraz geç kaldı bu yüzden sizlerden özür diliyorum. Diğer konuya gelecek olursaak, desteklerinizi hala bekliyorum arkadaşlar. Lütfen okuyup geçmeyin, düşüncelerinizi benimle paylaşın. Benim de motive olmam gerekiyor. Emeğimin karşılığını görmek beni motive etmeye yeterde artar bile. Hikayemin okunduğunu ve sevildiğini bilirsem eğer bana en büyük ilham kaynağı olur. Destekleyen arkaşlara çok teşekkür ederim. Başka bir bölümde görüşmek üzere!

Zamansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin