Bölüm 3

2.1K 227 83
                                    

Nehir raporlar devreye alıyor, Ali analizler yapıyor; ben bu yapılanların hiçbirinin tırnağının ucuna zarar gelmesin diye güvenlik duvarları inşa ediyorum. E ama, buraya bunun için mi geldik gerçekten?!  İsterseniz iki yıla müdür, beş yıla direktör olalım ha çocuklar? Çıldıracağım şu masanın başında. Kendi kendime çıldıracağım, gören çoluğuna çocuğuna baktıktan sonra tahtaya vurup Allah korusun diyecek ardımdan.

Tam diyorum ki bu kez oldu, bu kod koşar hocam. Hatta, bu kod olimpiyatlarda altına koşar. Yok, yok, yok! Kahveler içildi o gün, gülündü eğlenildi. Sonra birlikte yemekler yenildi, keyifli sohbetler edildi. Biraz gözler süzüldü, gerdanlar kırıldı; tam kınada ne giyeceğim diye vitrin vitrin dolaşmaya başladım. Hop, her şey buhar oldu uçtu. Sanki bunu yapanlar başkasıymış gibi son bir haftadır; günaydın, kolay gelsin, ben tokum siz çıkın...

Önümdeki To Do List'e bakıyorum; Kahve Ok, Öğle Yemeği Ok, Çocukluk Anlıları Anlatmaca Ok, Alp ile Kıskandırma Not Ok (Alp'in Nehir'e baksa zaten bakacağını bütün insanlık biliyormuş, e bana kimse söylemiyor ama yani.) , Konser TBD, Kahvaltı TBD, Daha Büyük Kıskandırma TBD... Konsere geri dönelim, konser iyidir. Bir konsere gidelim be, inşallah sonrasında bu listeyi çöp kutularına göndermeyi nasip eder Allah'ım! Amin! 

Tam herhangi bir karar vermiş olmanın hafifliğiyle kafamı kaldırıyorum; Ömer Bey. Öyle hızlı Alt + F4 yapıyorum ki, işlemci şapka çıkarıyor önümde. O şapka çıkarıyor çıkarmasına ama, Ömer Bey'den kaçmıyor.

"Aklıma birkaç ihtimal geliyor...Hepsi birbirinden kötü Hazal, en iyisi sen söyle." diyerek az önce rahat durmayan elimi, kolumu işaret ediyor imayla.

Kabak gibi ortada olan bu masayı bana layık gören herkese tekrar enişten dileklerimle teşekkür ediyorum (!). Kafam durmuş gibi hiçbir şey bulamıyorum. Zaman geçtikçe garipleşiyor, söyle artık bir şey! 

"Kıyafet... Kıyafet bakıyordum Ömer Bey, siz gelince ondan şey ettim...Kapadım." Şirin bir gülümseme arıyorum kişisel kütüphanemde, hem hanım hem şirin bir taneye rastlıyorum. E daha ne olsun, copy + paste lütfen.

"O kadar gaddar değilim, işleri yetiştirdiğin sürece istediğine bakabilirsin." Aman ya, onu mu diyorum ben? Evet, biraz onu demiş gibi oldum. 

"Değilsiniz tabi ki, Ömer Bey. İç çamaşırı... Yani, öyle şeyler bakınca panik oldum. Kim olsa ekranı kapardım, sizlik bir durum yok." Toparlayayım derken tabiri caizse tüy dikiyorum. An itibariyle yüzüne bakamıyorum adamın. O konuşurken bana bakıyorsa bile, hiçbir fikrim yok. 

"Tüm kat yerine sadece ben öğrenseydim keşke." ses tonuma kadar beni kınadıktan sonra basıp odasına gidiyor. İsteyerek mi bağırıyorum Allah aşkına, insan bile isteye kendine bunu niye yapsın? Hayır, ben mutlu muyum sanıyor anlamıyorum ki?

Tam yaşandı bitti bu eziyet derken yan taraftan Alp'in gevşek sesi duyuluyor, "Yardıma ihtiyacın olursa buradayım." Bir de göz mü kırpıyor o?

"Sakın! Sakın. Alakalı bir cümleyi geçtim, en ufak bir imaya kendimi seni bitirmeye adarım Alp. Şakam yok." Herkes gücünün yettiğine...

"Sustum." diyor sadece Alp. Kırgın mı baktı o, ay ama?

"Kusura bakma Alp, benim sinirlerin ayarı kaçtı. Konser bileti bakıyordum aslında ama panik oldum Ömer Bey gelince." Bak ne güzel kıvırdın şimdi Hazal. Hani neredeydi bu kız az önce? 

"Aaa ne konseri? Ben de epeydir gitmiyorum." Hadi buyur. Hatta buyurun sohbetedir bu.

Sonrası ışık hızıyla akıyor; Alp ile bir anda yakın tarihli konserlere bakmalı Alp'in arkadaşlarını da çağırmalı bir aktivitenin içine doğru savrulup gidiyorum. En son Göksel'de karar kılıyoruz.

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now