Bölüm 10

1.8K 215 61
                                    

"Selam millet!" diyen Uğur ile ben de Alp de ondan tarafa dönüyoruz.

"Hoş geldin abi." diyor Alp, ben de kuru bir selam veriyorum. Zaten şu sıra Alp'e gıcığım üzerine bir de Uğur gelince iyice basıyor beni buralar. 

"Nasılsınız?"

"Gördüğün gibi, sende ne var ne yok?" Alp ile ikisi konuşurken dahil olmuyorum. Tencere yuvarlanmış layığını bulmuş.

"İyiyim ben de. Maili gördünüz mü, yirminci yıl yemeği olacakmış iki hafta sonra."

"Gördüm gördüm, bugün kişi sayısının dönüşünü istiyorlarmış. Şeyma'yı çağırmayı düşünüyorum."

"O kadar ciddi mi o iş ya? Hadi bakalım. Sen tek mi geleceksin Hazal?" Sana ne Uğur'cuğum, sana ne canımın içi(!).

"Evet, yani hayır aslında. Benim artı birim zaten davetli, o yüzden kişi sayısı bir olacak onu soruyorsan." Şu nezaketimi görse ağlardı Nehir. Gel de gurur duy benimle diyeceğim ama, teyzemin evladını üzdüler. Ali, Ali...

"Ooo... Kimmiş senin artı birin, yalnız kuş?" derken kaşı gözü ayrı oynuyor Alp'in. Hayır, soruyu dümdüz sorsan da bana batacaksın zaten Alp, bunca çaba niye? Her ne kadar kendisi ile aramız kötü olsa da eniştemin dedesinin cenazesine gelmedin. Bizde unutulmaz, koçum.

"Nehir, Alp. Nehir ile geleceğiz, Nehir ile gideceğiz. Ben bir kahve almaya gidiyorum." Kalkıyorum masamdan.

"Çağırsan gelirdik belki, biz de?" derken şirin olduğunu sanıyor herhalde Uğur. Değil.

"O yüzden çağırmadım zaten." Ben de yapay bir gülümseme konduruyorum dudağıma, güldüklerine göre şaka yaptım sanıyorlar. O da öyle değil ama zaten canım burnumda, kendimi tekrar açıklama zahmetine giremiyorum.

Bilmiyorum Ali. Kendi kötü gününde kapı dışarı ettiğin kuzenimin kötü gününde neler yaparsın, hiç bilmiyorum? Bilmemekten de hiç haz etmem.

Aşağı inmek zül geliyor, bir Türk kahvesi alabilmek adına kattaki mutfağa yöneliyorum. Aysun ablayı çayı demlerken buluyorum.

"Merhaba Aysun abla, nasılsın?"

"Ay nasıl olsun be güzelim, bildiğin gibi. Sen nasılsın?"

"İyiyim, bende de aynı. Türk kahvesi yapacağım, karşılıklı içer miyiz?"

"Aslında işim de var ama madem senin elinden. İçeriz kız beş dakika ne olacak?" Ya senin kendini naza çekişini yesinler.

"Tamamdır, sadeydi di mi?"

"Sade, çiçeğim."

Aysun ablayla onun kocasından, abilerimden, yeğenimden, Nehir'den derken derken Ali'den konuşurken buluyoruz kendimizi. Daha doğrusu o bilmiyor ama ben Ali'den konuşuyorum.

"İnsan kötü gününde en çok sevdiğini istemez mi yanında Aysun abla ya? O tutsun elini, o sarsın sarmalasın istersin."

"Biz öyleyiz çiçeğim, kadınlar için geçerli bu söylediğin. Biz düşünce yaramızdan sevdiğimiz öpsün isteriz ama erkekler öyle değil ki. Onlar zayıflık sayarlar böyle şeyleri, gurur yaparlar. Benim adam annesini gömdükten sonra bir hafta ağzını bıçak açmadı, ne bir ses ne bir damla yaş." TC erkeği, bir kere de yorma be...

"Öyle diyorsan." Daha fazla uzatamıyorum, bir şey sorsa cevaplayamayabilirim. Cevaplarsam da Nehir beni sağ bırakmayabilir.

"Hadi kapat fincanını da bir falına bakayım. Görelim şu adamı."

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now