Son

2.1K 175 127
                                    

"Walt Disney Film stüdyolarının düzenlediği Zehirli Erik filmine hepiniz hoş geldiniz! Biletleri yapımcı Emre Aymaz ve yardımcıları Emir, Hazal ve Nehir'in... Sizlere biletleri vermiş olması gerekirdi. Öyleyse size yalnızca iyi seyirler ve iyi günler diliyorum." Küçük Emre Aymaz konuşmasına ara veriyor, burada iki sandalye arasındaki krallığında oturan Nehir Prenses'in görüntüsüne iyice zoomlanıyor ve küçük Hazal sesinin tizliğine aldırış etmeden coşkuyla filmimizin adını bağırıyor,

"Zehirli Erik!"

Görüntü elini başına yaslamış hafiften dertli bir yandan da prenses, küçük Nehir'de kalmaya devam ederken henüz ergenliğe bile girmemiş Emir Aymaz konuşmaya başlıyor.

"Uzak uzak diyarların en uzak ülkesinde yaşayan güzeller güzeli bir prenses Nehir varmış. O güzel prensesin üvey annesinin adı Sabrina Tatsana O Kapı'ymış. Sabrina Tatsana O Kapı elden düşme büyüler yaparak insanları kötüleştirirmiş! O cadıymış! Cadı kadının tekiymiş yani. Evet, bu gördüğünüz güzeller güzeli prensesin çektiği acıları hiçbir kimse bilemez, bizden başka!"

Kadraj birden değişiyor; bütün saçlarını yüzünü örtecek şekilde öne almış, eliyle olmayan bir küreyi ovuşturan şişko patates Hazal'ı görüyoruz.

"Nihahahaha! Görüyorum! Nihahahaha! Onu öldürücem! Zehirli erik sayesinde fani hayatı son bulacak, o artık bir ölü olacak! Hahahahah!"

Tam ufaktan elimle kulaklarımı örtsem çok mu ayıp olur acaba diye düşünürken bu kez ekrana kambur dursun diye sırtına yastık bağlanmış bir minik Emre yansıyor, ama seni yerim! Görüntü biraz sarsılsa da kambur devi göstermeye devam ederken Haluk Bilginer'in yan çarı Emir seslendirmesiyle yine filmi bambaşka bir boyuta taşıyor.

"Ve pis Sabrina Tatsana O Kapı'nın yardakçısı Şukotoplos prensesi büyülemeye karar vermişti..."

Sonrasında düşük bütçemizin ve anneannemin arka odasının izin verdiği ölçüde büyüler yaparak prenses Nehir'i zehirli erikle bayıltıyorum. Bizim prenses meğer modern zamanlar prensesiymiş, prensi bayıldığını ancak onu telefonla arayıp ulaşamayınca fark ediyor. Bu şovcu prens tabi ki, Emir Haluk Aymaz Bilginer. Çok şükür, telefonlarına yanıt bulamayan prensimiz zahmet edip atı Emre Aymaz'a atlayarak prensesinin yanına geliyor. Hafızalardan silinmeyecek, yapıtın unutulmazfilmler sitesinde yerini sağlamlaştıran bir kavuşma sahnesi ile filmimizi noktalıyoruz.

"Aaa ne güzel prenses bu! Hemen öpeyim!"

"Ne oluyor bana? Ah! Sonunda sağlığıma geri kavuştum. Prensim!"

Birbirlerine sarılıyorlar. Küçük Hazal, umarız son kez bağırıyor.

"Mutlu son!"

Gözümden gelen yaşları sildikten sonra gülmekten ağrıyan yanaklarımı ovuşturuyorum, Ömer'in göğsünden kalkıp yüzünü görebileceğim şekilde yakınına sokuluyorum. Benim aksime onun gülmekten yüzü gözü dağılmamış, tatlı bir tebessümle bakıyor suratıma. Yanlış filmi mi izledi acaba? Emin olmaya çalışıyorum,

"Eee, en çok hangisini beğendin? Zehirli Erik mi yoksa Ölümsüz Çiçek mi?"

Tebessümü bir sırıtmaya dönüşürken yüzünü yaklaştırıp tek gözünü kırpıyor, "Ölümsüz Çiçek'te sahnen daha çoktu, favorim o."

Minik bir kıkırtı eşliğinde saçlarımı savuruyorum, "Arı Maya olmak kolay değildi, yorucu bir set süreci olmuştu benim için."

Az önce arkaya attığım için uçuşan tutamları yerlerine usul usul yerleştirirken fısıldıyor, "Kesinlikle değmiş."

Allah, Allah? Hadi kulağı düzgün duymuyor onu önceki tecrübelerimizden de biliyoruz da, gözü de mi doğru görmüyor bu adamın canım? E ama, çürük çıktı benim kocam Saadet anne!

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now