Özel Bölüm 4

996 111 39
                                    

Telefonum çalınca adımlarımı yavaşlatıp ekrana bakıyorum. Arayanı görünce tadım kaçıyor, lütfen düşündüğüm şey olmamış olsun.

"Güzelim."

"Ömer."

Sıkıntılı bir nefes alıyor. Evet, tahmin ettiğim şey olmuş. Hızlı teslimattan kötü değerlendirme veren ilk müşteri olmak neden bana nasip oldu şimdi, gerek var mıydı buna?

"Ayı... Yani çiçek yollamışsın." Koca bir bunu neye borçluyuz esi, keşke konuşmadan anlatabildiklerine de bu kadar aşık olmasaydım. Ah! Yapacak bir şey yok, topu buradan çevireceğiz.

"Çok güzeller değil mi?"

"Öyle. Öyle tabi, çok. Çok güzeller de nereden çıktı bu?" Anlamamış mı yoksa kuryenin can güvenliği için rol mü yapıyor?

"Seni sevdiğim için." Ki bundan daha doğru ve haklı çok az gerçek var.

Akıllı bir adam olduğu için hadi oradan demiyor çok sevgili kocam, "Ve?"

"Ve sen de beni çok sevdiğin için." Yalansa yalan de. Bütün bunlar ondan olmadıysa olmadı de bakalım, Ömer Sancaktar? Sen sevmesen ben seni sever miydim hiç canım(!)?

"Hazal." Vallahi anlamamış. Hadi yine iyisin, vakitsiz götüren kurye. Başın sende kalacak.

"Ne Hazal ya? Yalan mı? Sevmiyor musun sen beni?"

Tanıyor, "Bir şeye mi canın sıkıldı senin?" 

Aslında burada kesecektim ama insanlarla selamlaşırken aklıma gelenle ısrarcı olmaya karar veriyorum, "Duymayı bekliyorum." Mümkünse yüksek sesle olsun hayatım, herkes ferah fersah duysun. Tutma haykır, karısını seven adamlar vardır!

"Seviyorum. Çok seviyorum seni, sen de bunu çok iyi biliyorsun." Ben biliyorum da aramızda bilmeyenler olabilir.

"Güzel. O zaman bu sevgini hep dile getir bebeğim. Dile gelemeyen sevda insanın ciğerine saplanır bak, Allah sakınsın birden çökersin. Sen tutma içinde, söyle. Koridorda, yemek yerken, toplantı sırasında falan... Ben aklına geldikçe işte, ki bu her zamana tekabül ediyor bildiğimiz gibi."

Bıraksa sabaha kadar konuşurum ya, bırakmıyor.

"Söyle artık güzelim."

İki sebebimden an itibariyle daha da ağır basanı söylüyorum, "Of Ömer! Bugün genç, güzel ve kadın bir yönetici işe başlıyormuş. Sibel söyledi. Ben de senin karısına çok aşık bir adam olduğundan emin olup öyle başlasın dedim."

"Böyle şeyleri dert edeceğin bir noktada mıyız gerçekten Hazal?"

Kızgın çıkan ses tonunu dert etmeyeceğim bir noktadayız kesinlikle, ama gerisine söz veremem bir tanem.

"Konunun seninle ilgisi yok canım, hiç boşuna sinirlenerek üste çıkmaya çalışma. Kadın seni bekar sanıp da işinden olmasın diye uğraşıyorum ben burada." Biraz kıymet bilin artık ama.

"Sol elimde seninkinin eşi bir yüzük taşıyorum ya hani, onun görevi tam da bu bir tanem. Hadi onu geçelim; bütün oda fotoğraf, çiçek dolu zaten. Kendi ellerinle yerleştirdin hatta hepsini. Üzerinde Canın Karından yazan bir ayı -" Şimdi de bıkkın mı o ses tonu?

"Şikayetçi misin sen, doğru mu anlıyorum?"

Düşünmüyor bile, "Asla." Give up.

"Hayır öyleysen de kendi içinde hallet, yorma beni lütfen. Durduk yere dört çocuğuna hasret, dul ve mutsuz bir adam olmanı istemem." Evet, ikinci ve favori sebebimi de paylaşmış bulunuyorum böylece. Hafifçe karnımı seviyorum, bu şekilde olsun istemezdim bal tanem ama baban işte.

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz