Bölüm 26

1.6K 170 115
                                    

Üzerimde hissettiğim bakışlarla kafamı sağ tarafımdaki Alp'e çeviriyorum, göz göze gelmek umuduyla çabalasam da ellerime diktiği bakışlarını bir an olsun kaldırmıyor. Gizlenmek için kaşınan parmaklarımı klavyenin üzerinde tutmak çok zor olsa da direniyorum, saklarsam daha çok üzerime gelecek. Her şey çok normalmiş, hiiiiç evlenme teklifi falan almamışım gibi işime geri dönüyorum. Bakar, bakar gider canım. Nedir yani?

"Pişt! Ne bu ellerinin hali senin, Barış Manço cosplay mi yapıyorsun?"

Ağır ağır başımı çevirirken duymazdan geliyorum, "Hı, efendim canım?"

Sonunda göz göze geldiğimizde, keşke gelmeseydik diyorum ama artık çok geç. Tek eliyle onda yedisi dolu olan parmaklarımı işaret ederken biraz yükseliyor bizimki, "Bu ne böyle diyorum? Ömer kuyumcu açtı da haberimiz mi yok? Takmış takıştırmış gelmişsin yeni gelin gibi..."

Ufak bir sessizlik olurken kendi kurduğu cümleyle çarpıştığını fark ediyorum, kazayı Alp yapsa da hasarı ben alıyorum. Ayağa kalkarken, sesinin de elinin kolunun da ayarını kaçırıyor. Ama bunun böyle olmaması lazımdı...

"O sol elindeki... Sen yüzük parmağına hiç yüzük takmazsın. Siktir, evlenme teklifi mi aldın?! HAZAL-"

Hemen ayağa kalkıp elimi ağzına kapatıyorum, "Şşşt! Evet ama n'olursun bağırma daha fazla Alp?"

Gözleriyle onaylayınca elimi geri çekiyorum, bu kez daha kısık bir ses tonuyla konuşuyor.

"Niye insan gibi söylemiyorsun kızım? Deli misin divane misin, tövbe tövbe?"

Bakışları şaşkından sinirliye, sinirliden kırgına öyle hızlı geçiş yapıyor ki durumu kıvıramadan apaçık gerçeği söyleyiveriyorum.

"Utanıyorum."

Alp'in sorgulayan bakışları altında iyice ateşler basıyor beni, bir süre daha ağır ağır yüzümü inceliyor beyefendi. Muhtemelen iyice kızaran yanaklarımla birlikte yüzüne tatlı bir gülümseme yayılıyor, kısık bir ses tonuyla konuşmadan önce kocaman açtığı kolları ile sarmalanıyorum.

"Gerçekten utanıyorsun... Bak ya. Sen böyle yaparsan ben seni veremem yalnız, yalnız kuş."

Önce kıkırdıyorum sonra uzaklaşıp kaldırdığım tek kaşımla bakıyorum yüzüne, "Nasıl yalnız kuş oldum ben yine?"

Omuzlarını indirip kaldırıyor, derin bir nefes sonrası yanıtlıyor sorumu. "Ben ne dediğimi biliyor muyum? Daha dün geldin, şimdi böyle..."

"Alp!" Bu kez ben ona kocaman sarılıyorum.

Sırtımı sıvazlayan eli beni ağlatmaya yetmezmiş gibi ciddi bir ses tonuyla damardan da bir giriş yapıyor Alpinko, "Çok mutlu ol, balım. Senden çok hak edenini de tanımadım zaten."

Daha ben dolan gözlerim ve çektiğim burnumdan fırsat bulup da ağzımı açamadan Ömer'in sesi duyuluyor.

"Hazal, kötü bir şey mi oldu güzelim?"

Bu kez de ağzımı açmama Alp müsaade etmiyor, benden uzaklaşıp Ömer'e dönmeden önce hızlıca göz kırpıyor. Ne geliyor acaba?

Ömer'e doğru çevirdiği adımları çok da yaklaşmadan duraksıyor, dikleştirdiği sırtı ile sorusunu cevaplarken Emir Aymaz'ı aratmıyor.

"Yok, kötü değil hayırlı bir şey olmuş sanırım. Tebrik ederim."

Anladıkları ile ifadesi yumuşuyor sevgilimin, güzel bir gülümseme ile yanıtlıyor Alp'i.

"Teşekkür ederiz Alp."

Ömer'in aksine Alp'in hiç yumuşamaya niyeti yok, "Hazal benim kardeşim gibi biliyorsun zaten az çok, bu yolda ayağına taş değmesin isterim." Aaa-a! Delinin zoruna bak, benim zaten iki abim var niye sen de bu role soyunuyorsun şimdi Alp'ciğim? Bu adam sizinle mi uğraşsın, annemle mi mücadele etsin, anneanneme mi sabretsin, bana mı katlansın? Bir salın sevgilimi, gözünüzü seveyim ama ya.

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن