Bölüm 12

1.8K 217 82
                                    

Ali dün gece şovunu yapmış olsa da işimi şansa bırakmak istemiyorum. Hakan adına teyzemin evladına çok güzel şakayıklar sipariş ediyorum. Adres tabi ki canımız şirketimiz. Bu kez Nehir'e de haber vermiyorum ki gerçekten şaşırsın. Notu net ve vurucu tutuyorum. Hakan gibi bir adamı üzdüğün için cehennemlerde yanmazsın inşallah kuzen.

İki saat böyleyse, bir ömür nasıl olur kim bilir? Bu akşam yemekte bunu tartışalım mı, ne dersin? - Hakan.

Yeni suç ortağım Melek'e, Nehir'e gelen çiçeğin notunu sesli okumasını rica eden bir mesaj atıyorum. Öğle arasında gideyim de biraz şakayık koklayayım. Kendimiz almasak çiçek yüzü göreceğimiz yok. Keşke kendime de biraz ay çiçeği söyleseydim, masama koyardım da baktıkça içim açılırdı. Tüh.

"Ooo günaydın. Sen kendi arabanla gelmiyor muydun niye bu kadar erkencisin?" diyen Uğur bilgisayar ekranı ile arama giriyor, kaçacak yeri olmayan herkes gibi teslim oluyorum.

"Günaydın Uğur. Bundan sonra böyle. Nasılsın?"

"Ben iyiyim de seni merak ettim. Dün karışmış buralar, iyi misin?" Gör bak, beni düşürdüğün halleri gel de gör Ömer Sancaktar.

"Evet, ufak bir yanlış anlaşılma oldu. Ama hallettik." Dedemin hep söylediği gibi, kol kırılır yen içinde kalır.

"Ömer Bey kafayı kırmış biraz, bu ilk esip gürleyişi değil yani. Sen takılma fazla, işinde de iyi olduğuna eminim ben." Samimiyeti iyice arttırıp elini koluma koyuyor, göz kırpıyor.

Yalandan bir gülümsemeyle teşekkür edip elini indiriyorum, "Takılmadım Uğur, sohbet güzel ama benim yetiştirmem gereken birkaç iş var. Müsaade edersen, devam edeyim."

"Olur, tabi. Kolay gelsin sana, sonra görüşürüz."

Tam gitti artık çok şükür diyeceğim geri dönüyor, "Öğlen birlikte yer miyiz?"

Kaşlarımı kaldırıp kafamı iki yana sallıyorum. "Kızlara söz verdim Uğur, başka sefere artık." Sözdür verilir, alınır. Nedir yani?

"Peki o zaman." Bu kez gerçekten gidiyor. Ben de gerçekten işimin başına dönüyorum. Ama çok erken, öyle erken ki. Koca bir yudum alıyorum yeni kupamdaki kahvemden.

*

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.

*

Öğleye kadar hiç ara vermeden çalıştığım için hem çok yorgun hem çok aç hissediyorum. Nihayet saat on iki oluyor, can havliyle ayağa kalkıyorum. Alp bana bakıp kıs kıs gülüyor, pislik.

"Gülme ya, çok acıktım Alp. Kahvaltı bile yapamadım."

"E dedim sana gel iki lokma ye benimle diye. Deli dürtmüş gibi çalışıyorsun." Bunu yeniden tartışmak istemiyorum.

"Aman neyse, hadi kaçtım ben."

Telefonumu, cüzdanımı alıp uzaklaşacağım sırada duyuyorum Tuğrul Bey'in sesini.

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu