22 💛

3.2K 298 102
                                    

Selamlar.

Bu bölüm Feza'nın iç gıdıklayıcı nefesini sunuyorum. O anlatırken benim böyle bi yüzüme yüzüme vurur gibi oldu. Ayhh

677kelime.

Keyifli okumalar.

💛💛💛

Dirseklerini masaya dayadı yüzünü yumruklarının arasına aldı. "Balıklama mı atladın?" diye cilveyle sordu. Yüzündeki gülümsemeye hastayım.

Öne doğru boğumlaşan dudaklarına baktım, kimseyi umursamadan usul usul öpme isteğimi bastırmam lazım.

Çünkü artık ciddi ciddi konuşmamız gereken kısma geldik.

Karşımda oturmuş bana fazla güzel bakan kişi o bilmese de uzun zamandır düşüncelerimin yönünü saptırıyor, uykularımı bölüyor, bilgisayarın başında bir şeylerle uğraşırken kendimi onu düşünürken buluyorum.

Hele ki boş yolda, benim canavar altımdayken kırkla gidiyorsam bilin ki onunla ilgili hayallerde geziyorumdur.

 Şiir'i ilk kez o, onuncu sınıfın ortalarındayken ben de seyahate çıkmadan altı ay önce falan, Mustafa dingilinin yanında gördüm.

Yan profilden ne kadar ilgi çekici olabilir ki insan? O öyleydi. Anlatırken eli kolu durmuyor, bazen yerinde zıplayıp Mustafa'nın ilgisini çekmek için göz hizasına gelmeye çalışıyor ve bunu yaparken o dağınık saçlarını daha da dağıtıyordu. Mustafa'nın ilgisini çekemeyince ufak ellerini o dangoz herifin yanaklarına dayadı ve kendine bakmaya zorladı.

İçimden 'zavallı' dediğimi hatırlıyorum. Mustafa başkasına âşık ve bunu tüm okul biliyor.

Ve 'zavallı' bakmayı kes o Mustafa'ya ilgi duyuyor.

Sonrasında ailevi problemler, tura çıkma kararım ve onun getirisi bir yığın prosedür ile uğraşmam derken okula zar zor uğrayabildim. Uğradığım anda da kendimi idari katta bulup bir senelik bir izin koparma derdine düştüm.

Kabul ederlerse online olarak sınavlara katılacaktım böylece diploma notumdaki düşüş ailemi evlat katili edecek düzeyde olmayacaktı. Annem kıyamaz da babamın kasaplığı iyidir.

Afrika için gereken aşıları bile tedarik edebilmişken -ki inanın hiç kolay olmadı- okul konseyini ikna edemedim ama ben her şeye rağmen yollara düştüm.

Bir akşam Moskova yakınlarında destinasyonun konumuna tabletten bakarken bildirim çubuğunda beliren uyarıya gözüm takıldı.

'Mustafa dangozu uzun zaman sonra bir şey paylaşsa ne olur paylaşmasa ne olur' diye söylendiğimi hatırlıyorum. Tabi ki fotoğrafı açtım ve yerimde çakılı kaldım.

Özlem mimiksizken, Mustafa ve O'nun suratında en genişinden bir gülümseme. Sanki ikisi Özlem'in hiç haz etmediği bir şey yapmaktan çok mutlularmış gibi. Uzaktan çekilmiş bir fotoğrafa ne kadar dalınırsa o kadar daldım o karanlık sokakta. Sığ beynimde tek düşünebildiğim Mustafa'nın Özlem'e olan kara sevdasını bir kenara bırakıp diğerine bir şans verdiği ama sonra diyorum ki malmısın Feza, bunu bu şekilde mi ilan ederlerdi.

Tüm macera bitip de okula geri döndüğümde onu gene ara-sıra Mustafa'nın yanında görmek bendeki bazı şeyleri kesinleştirdi. Yan yana gelsek de dönüp bir kere bile bakmadım mesela, ki ben sosyal bir canlıyımdır okulda konuşmadığım bir Şerafettin var o da konuşamıyor zaten miyavlıyor.

Bilinmeyenken daha önce hiç konuşmadık dediği zaman kaşlarımın havalandığını hatırlıyorum. Hiçbir zaman okula yeni başlayanların buna cesaret edebileceğini düşünmedim ve benim bile isteye konuşmadığım tek kişi vardı.

Ortak arkadaşımız çok ama aynı ortama bilerek girmedim. Ortak derslerimizde de muhatap olmadım, bir kere fazla kalemim olup olmadığını sorduğunda önümdeki kitapta evrenin sırrını yazan bölüme gelmişim gibi kafamı kaldırmadan elimdeki kalemi uzattım. Mesafeyi korumaya çalışıyorum ama bildiğimiz ona doğru çekiliyorum. Bazen onu Özlem'le kahkahalarla bir şeye gülerken yakalıyorum bazen Ömer diye bir çocukla ciddi bir şeyler konuşurken, bazen kahve sırasında tam arkasında bitip kokusunu duyumsamaya çalışırken, bazen de kendi kendine bir kitaba dalmışken... Yakından bir kere bile yüzüne bakmamışken uzaktan sapık herifler gibi davranıyorum, bu hiç bana göre değil.

"Biliyor musun..." Elindeki çay bardağını masaya geri bırakıp dikkatini bana vermesini bekledim.

"Senden çok önce sana yazmayı planlıyordum. Ama senin gibi değil. Açık açık. 'Nasılsın, ben Feza, bir yerlerde oturup konuşalım mı?' diyecektim." Yüzündeki gülümseme yavaşça silindi ve koca bir şaşkınlık peyda oldu. Şimdi kocaman gözlerle bana bakıyor. Bu kadarını beklemediği kesin.

Şok ifadesi yerini ufak ufak öfkeye bıraktı. "Dalga mı geçiyorsun?" Aklına gelen şeyle kaşları daha da çatıldı.

"Anonim yazmamı tiye alacaksan eğ-"

"Saçmalama." diye sözünü kestim.

"Seni nasıl inandırırım bilmiyorum hatta inanıp inanmaman umurumda mı onu da bilmiyorum, sadece bil istiyorum Şiir. Çünkü farkındayım benimle ilgili çelişkiler var kafanda."

Öfkenin yerini yeniden şaşkınlık devraldı.

Denizlerle çöllerin harmanlandığı gözleri kısıldı, Tanrım bu yüze ilk gördüğümden beri bakmaya doyamıyorum.

💛
💛
💛

'Ee bu kısa amağğ' diyenler boyu değil işlevi deyip size bok renkli olandan atıyorum🤎

Geri kalanınız sarısını bağrına basabilir.

Bu arada bir okuyucu vote ve yorum için sınır koy kanırt bizi demişti🤭 ben geçen bölümün okuma sayısına bakıp buna gülmek ile ağlamak arasındayım şu an. 29 okuma 26 yıldız. şimdi desem ki 30 okuma 27 yıldız bilmem kaç yorum, Yaz yoksa yeni bölüm yok yemin ederim yeni seneye yeni bölüm atamayacağım ağğağağağğağğağağğağ

Sanırım Bu Saatte'nin kemikleşmiş sadık kadrosu bana yetiyor. Sizleri seviyorum. Size kırmızı kocaman bir kalp

O yüzden pijama partime devam.

Yeni bölüm elimin altında şu an, art arda atabilirim. İnşallah dinimiz amin

BU SAATTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin