40💛

1.9K 185 208
                                    

Selamlar

2242 kelime

(+16)

Keyifli okumalar

💛❤️💛

Kafayı yemişti. Sonunda başarmıştım. Feza Kandemir kafayı yemişti. Fotoğrafı gördüğünden beri normal davranmıyordu. Ben her şeyi eşitleyelim derken çocuğun aklını sıfırlamıştım iyi mi?!

Feza, gecenin bir yarısı uçak bileti alalı dört saat; Muğla'nın, bizim ilçemize iki saatlik mesafedeki havalimanına ineli bir buçuk saat, araç kiralayalı ise bir saat beş dakika olmuştu. Araba ehliyeti olduğuna araç kiralayabildiğinde ikna olmuştum ama bu kadar hızlı araç kullanabildiğini bu gece öğrenmesem de olurdu. Sahip olduğu tüm aile fertlerinin, aynı araba içinde kamyonun altında kalmasına ramak kalmış bir insana, iki saatlik araba yolculuğunu bir saat beş dakikaya indirebileceğini uygulamalı göstermese de olurdu. Hatta bu gece gelmese de olurdu! Tanrım, tırnaklarımı yemeyi kesemiyordum.

Annem ve babam derin uykularındayken, Doruk tüm dinçliğiyle salonda ayaklarını orta sehpaya uzatmış kaza günü kaçırdığı maçların özetlerini izliyordu. Onu atlatarak evden çıkmamın tek yolu odasına çıkıp yatmasını beklemekti ama bilin bakalım çocuğu kendi odasından kovup salona postalayan aklı evvel kimdi?

"Doruk."

"Hıııı?"

"Napıyorsun?"

'Sence?' der gibi suratıma baktı ve cevap bile vermeden ekrana geri döndü. Ben de yanına kurulup izliyormuş gibi yapmaya başladım. Normalde severek izlerim, inanmazsınız belki ama futbol gizli zevklerimdendir. Hatta hakemin görmediği pasif ofsaytlar, fauller benden sorulur. O yüzden garipsemedi. Ama bu sefer yeşil sahaya bakarken gördüğüm tek şey o sahanın ortasında uzanmış Feza Kandemir'in yanına kurulup onun saçlarını okşayan bir adet ben. Ekrana dalmış maçı takip ediyor gibi görünürken Sevilla - Liverpool maçının Alman spikerin Sevilla'nın etkili bir atağından sonra "Tarih, İsa'dan beri böyle geri dönüş görmedi sayın seyirciler!" dediğini işittim ve dalgınlığın verdiği salaklıkla "İsa döndü mü ya?" diye bir cümle kurdum. Hayır, yani döndüyse boşuna çabalamadan gideyim yatayım. Bir iki saate kıyamet kopacaksa çok da kasmaya gerek yok.

Doruk derin bir nefes aldı, ardından olabildiğince geniş esnedi, koltukta aramıza koymadığı cips kasesine elini daldırıp avcundakileri olduğu gibi ağzına tıktı. Ağzı tıka basa doluyken, tükürüklerini saçmaktan kaçınmadan "İsa değil de bir başkası geri dönüyor, onu biliyorum." deyiverdi.

Biliyor muydu? Biliyordu. Nasıl ya? Bilmiyorsa da kocaman gözlerimin alt yazısı olan 'Sen bunu nasıl bilebilirsin u-fuck'lık?' den anlardı zaten.

Kolasından koca bir yudum alıp etrafa DNA'sını saçma işine bir son verdi. "Bakma öyle, benlik bir şey değil; enişte fazla açık sözlü."

Feza Kandemir'de doğruları çarpıtamama rahatsızlığı baş göstermişti. Onun da benimleyken olası gelmişti anasını satayım. Yalan söyleme tamam onu anlarım da yani gecenin bir nısfı kardeşimi arayıp geleceğini söylemenin ilişkimize katacağı herhangi bir artı noktasını göremiyordum. Gören?

"Kalacağını sanmıyorum. Yandaki sahile gelecek zaten."

Doruk, at kokulu kardeşim.. 'Yaa, başka?' Der gibi bakmasan mı acaba? Resmen alay ediyor ama en ufak bir yamuğumda bu günü babamlara ispiyonlamak için her çeşit tehdidi çok ustaca kullanacağını bir ben bilirim.

"Ayrı kalamadıysa demek." Yorum yapmak demek, ağzımdan istemsizce çıkacak en ufak bilgi sızıntısını, Doruk'un o tazecik ve cinlikten başka bir boka yaramayan beynine kazıması demekti. Atağa geçmekte gecikmemeliydim.

BU SAATTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin